 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1989/3401
K: 1989/4848
T: 20.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Bayındır Asliye Hukuk Hakimliğince görülerek reddine dair verilen, hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, kamu borcunun ödenmemiş olması nedeniyle 6183 sayılı Yasa hükümlerine dayanılarak açılan tasarrufun iptali davasıdır. Bu gibi davalarda anılan kanunla özel olarak düzenlenen hükümlerin uygulanması gerekir. 6183 sayılı Kanunla İ.İ.K.na yollama yapılmamış olduğundan hakkında hüküm bulunmayan hususlarda özel hukuk alanına giren takiplere ilişkin. İ.İ.K. hükümlerinin uygulama olanağı yoktur. Bu cümleden olarak davanın borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişiler hakkında açılacağına dair İ.İ.K.nun 282. madde hükmünün burada uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Bunun gibi kamu hukukuna dahil alacakların tahsiline ait 6183 sayılı Kanun gereğince açılacak iptal davalarında aciz belgesi ibrazının zorunlu olduğu hakkında bir hüküm mevcut olmadığına göre İ.İ.K.nun 277. madde hükmünde belirtildiği şekilde bunun dava açma koşulu olduğu söylenemez.
Somut olayda karı koca arasındaki tasarrufun iptali söz konusu olduğuna göre borçlunun mal beyanında bulunmaması ya da bildirdiği malların kamu alacağına yetmemesi, tasarrufun iptalinin dava edilmesi için yeterlidir. Bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığından tasarrufun ivazsız olarak yapıldığının kabulü zorunludur. (6183 s. K.nun 28. md.)
6183 sayılı Kanunun 52 ve 54. madde hükümleri gereğince tahsil dairesinin haciz kararı vermek ve bunu mahalli en yüksek idare amirine onaylattıktan sonra bizzat uygulamak durumunda olduğu gözetilmeden ve yukarıdaki hususlar dikkate alınmadan davanın kabulü yerine reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın dava kabul edilmek üzere davacı yararına BOZULMASINA, 20.11.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.