 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1989/2347
K: 1989/3466
T: 13.09.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Bakırköy 6. Asliye Hukuk Hakimliğ)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 27.12.1988 tarih ve 953-1228 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Son olarak taraflar arasında noter önünde re'sen düzenlenen 3.8.1987 tarih ve 40387 sayılık kat karşılığı inşaat sözleşmesi kurulmuştur. Buna göre inşaatın ruhsat alınmasından 18 ay içinde anahtar teslimi olarak ikmal edileceği kabul edilmiştir. Davacı, davalı yüklenicinin hulus ve saffetinden istifade ederek kendisine haksız kazançlar sağlamaya matuf hareketleri üzerine iş bu davayı açtığı, çünkü yüklenicinin bu sözleşmeye müstenit inşaatı bihakkın yapamıyacağına ve kendisini zararlara uğratacağına kanaat getirdiğini ileri sürerek aktin feshine karar verilmesini dava etmiştir.
Davacı, aktin feshinde maddi olgu olarak sözleşmenin imzasından önce yüklenicinin kendisine 2.000.000 lira vermeyi kararlaştırdıklarını, bunun üzerine davalının 5 adet altın verdiğini bu altını paraya çevirmek için sarafa götürüldüğünde bunun sahte olduğunun anlaşıldığını, diğer üç altının da sahte çıktığını göstermiştir.
Görülüyorki, dayanılan güvensizliğin nedenini oluşturan eylem kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yer almadığı gibi taraflar açısından tamamen ayrı bir hukuki ilişki oluşturmaktadır.
Oysa, karşılık taahhütleri içeren bir aktin ifası tehlikeye düştüğü durumlarda; fesih koşulları yasayla düzenlenmiştir. Gerçekten BK.unn 82. madde hükmü gereğince bu gibi akitlerde taraflardan biri ancak acze düştüğü takdirde veya iflas etmesi yahut aleyhindeki haczin sonuçsuz kalması karşısında diğer tarafın hakkının tehlikeye düştüğü kabul edilerek fesih yoluna gidilebilir. Yasakoyucu bu koşulları dahi yeterli görmemiş, güvenini kaybettiği ileri sürülen taraftan teminat istenebileceği, bu teminatın tayin edilen uygun süre içinde verilmemesi halinde fesih yoluna gidilebileceğini ön görmüştür. Somut olayda hükme bağlnan bu koşullardan hiçbiri gerçekleşmiş değildir.
Öte yandan, üzerinde inşat yapılacak arsada davacının kiraya verdiği bir bina mevcut olup tahliye yüküm iş sahibine ait olduğu halde kiracının tahliyesi yapılmadığı gibi arsanın da inşaaat elverili şekilde davacıya teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının temel ruhsatı ile temel üstü ruhsatını çıkarma olanağının doğduğu söylenemez. Diğer bir deyimle, davalı yüklenicinin sözleşmeye aykırı herhangi bir davranışı feshi ihbarını haksız olduğu gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde fesih isteminin kabulü yanlıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.9.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.