 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1989/1511
K: 1989/3234
T: 04.07.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Adana 2. İcra Tetkik Mercii Hakimliğince görülerek kararda belirtilen gerekçelere binaen verilen hüküm davacı 3. kişi dışındaki tüm taraflar vekillerince temyiz edilmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı SHİM Ltd. Şirketi vekili; 16.11.1987 tarihli dava dilekçesinde; davacı şirketin Adana deposunda bulunan 509 balya pamuk mahsulünün davalı alacaklı Abdullah F. tarafından borçlu Mahmut D. aleyhine girişine Adana 2. İcra Memurluğunun 1987/5985 sayılı takip dosyası ile haczedildiğini, haciz konulan pamuk balyalarının bulunduğu fabrikadaki depo davacı şirket tarafından tutularak mallar buraya konmuş olup halen depo anahtarının davacıda bulunduğunu, haciz konulan mallar davacı adına faturalı olup sevk pusulası ve teslim tesellüm zabıtları ile davacı tarafından bu yere konulduğunu, davalı borçlu müflis ve karşılıksız çek verme suçundan kaçak olup mahcuz mallarla bir ilgisi bulunmadığını, mahcuzların davacıya ne suretle intikal ettiğinin mukaveleler ile sabit olduğunu beyanla; istihkak iddiasının kabulü ile mahcuz 509 balya pamuğun davacıya teslimine, teminat karşılığında icranın ve satışın durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili cevabında, borçlu hakkında girişine icra takibi sırasında borçlunun O. Çırçır ve Prese Fabrikasında bulunan 509 balya pamuğunun 2.11.1987 günü haczedildiğini, haciz işlemi sırasında borçlu hazır olup pamukların kendisine ait olduğunu, Ankara'da bulunduğu bir sırada bilgisi dışında Kozan'daki çırçır fabrikasından alınarak Adana'daki O Çırçır Fabrikasına getirilip depolandığını, davacı tarafından ibraz edilen iki adet fatura altındaki imzaların borçluya ait olmadığını, davacı şirketin yasa dışı yollar ve sahte belgelerle mahcuz malları elde etmek istediğini, delil olarak ibraz edilen 10 adet sevk irsaliyesinin de mahcuz malın davacıya ait olduğunu göstermeyeceğini, Ceyhan İhracaat Kontrol Memurluğunun 30.10.1987 tarihli belgesinden anlaşılacağı üzere 19.10.1987 tarihinde borçlu ile Mustafa İ. adına denetlenen 250 balya pamuğun da fatura mukabili borçlu tarafından satın alındığını, haczedilen balyalar üzerindeki kod numaralarından borçluya ait olduğunun sabit bulunduğunu, davacı şirket borçlu aleyhine Kozan İcra Memurluğunun 1987/2424 sayılı dosyasından 23.10.1987 tarihinde borçluya ait Kozan'daki çırçır fabrikasında 80.000 kg. kütlü pamuk haczettirdiğini, bu hususun da davacı şirketin kötüniyetini gösterdiğini beyanla davanın reddini savunmuş,
Borçlu Mahmut vekili ise; borçlu ile davacı SHİM şirketi arasında 20.9.1987 tarihli pamuk ticareti konusunda ortaklık mukavelesi yapıldığını, ortaklık nedeniyle davacı şirket yetkilileri sürekli olarak fabrikada bulunup ortaklık nedeniyle ödemeleri gereken 150.000.000 TL. yı kısa zamanda ödeyeceğini söyleyerek borçluyu oyaladığını, kendilerini 3. şahıslara borçlunun ortağı ve fabrikanın yetkili kişileri olarak empoze ettiklerini, borçlunun çırçır fabrikasına Kozan dışından aldıklarını söyledikleri 3.000 ton kütlü pamuğu getirip işleyebilmeleri için borçluyu teminat vermesi gerektiğine ikna ederek borçludan iki adet 250.000.000 TL.lık çek aldıklarını, borçlunun 22.10.1987 günü uçakla Adana'dan Ankara'ya gitmesini fırsan bilen davacı şirket yetkililerinin borçluya ait 509 balya pamuğu Kozan'daki fabrikadan kaçırarak Adanaya getirdiklerini, teminat olarak aldıkları çekler ile de icra takibine giriştiklerini, delil olarak ibraz edilen fatura ve sevk irsaliyelerinin sahte olduğunu, Adana Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 1988/6 - 65 sayılı dosyası ile davacı şirketin Adana'da bulunan bürosundaki defter ve muhasebe kayıtları üzerinde delil tesbiti yaptırılmış olup 20.1.1988 günlü tesbitte davacı şirket kasa defterinde borçluya gerçek dışı 150 milyon ve 250 milyon TL. ödeme yapıldığını gösterebilmek ve belgeleyebilmek için defterde silinti ve kazıntı yapıldığının saptandığını, davacı şirket yetkilileri ile vekili hakkında dolandırıcılık suçundan Kozan C.Savcılığının 1988/180 sayılı dosyası ile soruşturma yapıldığını, davacı şirketin mahcuz pamuklarla bir ilgisi bulunmadığının beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mercii Hakimliğince, aralarındaki irtibat nedeniyle davacı alacaklı A. Nebati Yağlar A.Ş. tarafından borçlu Mahmut D. ve 3. şahıs SHİM Limited Şirketi aleyhine açılmış olan Adana 2. İcra Tetkik Merciinin 1987/2ll6-2ll5 E. sayılı dava dosyaları ile, davacı 3. şahıs SHİM Şirketinin davalı alacaklılar Yıldıray A., Erol E., Hakkı H.H. ile borçlu hakkında açmış olduğu aynı tetkik merciin'in 1987/2227-1987/2206 ve 1987/2229 Esas sayılı dava dosyaları birleştirilerek yazılı gerekçe ile davacı SHİM Limited Şirketi tarafından açılan davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına, açılan asıl dava ile birleştirilen davaların herbiri için ayrı ayrı mahcuz pamuklar bedelinin % 15'i tutarında tazminatın davalılardan alınarak davacı SHİM şirketine ödenmesine, mahcuz pamukların borçluya ait olduğu iddiası ile A. Nebati Yağ Sanayii ve Ticaret A.Ş. tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş, karar davacı A. Nebati Yağ. San. A.Ş. vekili ile davalı alacaklı Yıldıray A., Abdullah F., Hakkı H.H., Erol.E. vekilleri ile borçlu Mahmut D. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere mahcuz pamuklar davacı SHİM Şirketinin icarında bulunan depoda 2.11.1987 tarihinde haczedilmiştir. Her ne kadar mülkiyet karinesi adı geçen davacı yararına gerçekleşmiş ise de bunun aksinin isbatı her zaman mümkün bulunmaktadır. Gerek davalı alacaklılar gerek borçlu Mahmut D.'in dayandıkları belge ve kanıtlar bu yasal karineyi uygulamanın olanaksız olduğunu göstermiştir. Şökle ki;
a-19.10.1987 tarihinde Ceyhan İhracaat Kontrol Memurluğunca yapılan denetlemede borçluya ait 200 balya pamuk ve borçlunun Mustafa adındaki şahıstan satın aldığı pamuklar toplamının 550 balya olduğu tesbit edilmiştir. Oysa davaya konu mahcuz balya adedi 509'dan ibarettir.
b-Borçlu ile davacı SHİM Şirketi arasında 20.9.1987 tarihinde adi ortaklık kurulmuş ise de taraflar karşılıklı vecibelerini yerine getirmediklerinden bu ortaklık gerçekleşmemiştir. Böylece mahcuz pamukların adi ortaklığa intikal ettiği sübuta ermiş değildir. Bunun sonucu olarak davacı SHİM Şirketi adi ortaklık payına dayanmak surtiyle bir hak iddia edemez.
c - Mahcuz pamukların 3. şahıs durumundaki davacı şirket borçlu tarafından satılıp bedelinin alındığı yolundaki iddia sübuta ermemiştir. Buna dayanak yapılan 21.10.1987 tarihli 2 adet faturadaki imzaların borçluya ait olmadığı bilirkişi raporu ile tesbit edilmiş olup bu faturalara bağlı satış akdinin varid olmadığı ortadadır.
d - Mahcuz pamukların Kozan'dan Adana'ya sevkine ilişkin irsaliyelerde borçlu Mahmut'un imzası mevcut olmadığı gibi bunların borçluyu bağlayıcı yönü de isbat edilmemiştir.
e - Mahcuz pamukların hacizden önce davacı SHİM Şirketine satıldığına ilişkin tanık beyanlarına değer verilemez. Çünkü pamuk gerek nitelik ve gerek miktar itibariyle borsaya kayıtlı bir mal olup alım ve satımının borsa dışında yapılması yasaklanmıştır. (5590 sayılı Kanunun 52.maddesi) Oysa somut olayda ileri sürülen alım satım işleminin borsaya tescil edildiğine dair her hangi bir belge ibraz edilmemiştir. Böyle olunca davacının ileri sürdüğü satış işlemi, bunun dışında 3. şahıs durumunda olan alacaklı davalıları bağlamaz.
f - Tüm bunların dışında 20.12.1987 tarihli devir protokolüne dayanılmıştır. Gerçekten bu protokolda mahcuz pamukların davacı şirkete satıldığı belirtilmektedir. Ancak protokolün diğer hükümleri birlikte incelendiğinde borçlu Mahmut D.'in karşılaşacağı takip ve hacizlerden kurtulmak için çırçır fabrikasını ve teferruatını tümü ile davacıya kiraladığı, fabrika alanında bulunan işlenmiş ve işlenmemiş pamukları olduğu gibi devrettiği görülür. Devir protokolü ile yapılan hacizlere ilişkin tarihlerin birbirine çok yakın olması da bunu doğrulamaktadır. Bu işlem açık seçik ticareti terk anlamınadır. Borçlu mahcuz pamukları satın aldığı kişilerin yapacakları takip ve hacizleri etkisiz hale getirip ticari işletmesini davacı şirkete devir etmiş ve kendisi ticaret hayatından çekilerek izini kaybettirmiştir.
Bilindiği gibi İ.İ.K 44.madde hükmü gereğince ticareti terkeden bir tacir 15 gün içinde durumu kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bu bildirime bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir beyanname eklemeye mecburdur. Ticaret Sicil Memurluğu bu durumu derhal ilan eder. Somut olayda bu yasal koşulların yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. O halde devir ve terk işlemi 3. şahıslara karşı hiçbir sonuç doğurmaz.
Öte yandan davacı SHİM Şirketi yukarda açıklandığı üzere borçlu ile ortaklık kurmuş, ancak finansman güçlüğü nedeniyle ortaklığı yürütememiştir. Bu yakın ilişki karşısında davacı şirketin iyiniyetle hareket ettiği ve borçlunun durumunu bilmediği söylenemez.
Bütün bu olgular karşısında mahcuzların davacı şirkete gerçekten satıldığı kabul edilemeyeceği gibi devir işlemi de ticareti terkin koşullarının yerine getirilmemiş olması ve SHİM Şirketinin iyiniyetle hareket etmemesi nedenleriyle alacaklıların haklarına etkili olmayacağı düşünülmeksizin yazılı olduğu şekilde istihkak davasının kabulü isabetsizdir.
2) Davalılardan Abdullah F. davanın devamı sırasında vefat etmiştir. Buna rağmen mercii kararında veraset belgesinde gösterilen ve vekaletnameleri ibraz olunan mirasçılar yerine adı geçen müteveffanın davalı olarak gösterilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3) İ.İ.Kanun 97/15. madde hükmü gereğince istihkak davasının sübutu halinde kötüniyetle davranan alacaklı ve borçluya haczolunan malın değerinin % 15'inden aşağı olmamak üzere tazminat ödetilir. Görülmektedir ki böyle bir tazminata hükmedilmek için alacaklıların ve borçluların öncelikle kötüniyetli olmaları ve bunun isbat edilmiş olması gerekir. Oysa olayda somut olarak kötüniyet isbat edilmiş değildir. Mercii Hakimliğinin bu yönü gözetmeksizin kötüniyet tazminatına hükmetmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Yukarda 1, 2 ve 3. bendlerde gösterilen nedenlerle Merciikararının temyiz eden davacı alacaklı (A.) A.Ş. ile davalı alacaklılar ve borçlu yararına BOZULMASINA, 4.7.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.