Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1989/1023
K: 1989/2841
T: 15.06.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Davacı (A..) İnşaat Sanayii ve Ticaret A.Ş. ile davalı (İSKİ) İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen Hakem Kurulu tarafından verilen kararın duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve dosya İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce 28.2.1989 tarih ve 1989/82 sayılı yazı ile gönderilmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : 1 - İleri sürülen temyiz itirazları HUMK. nun 553. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığından ve özellikle hakem kararının HUMK.da öngörülen süreler içinde verildiği anlaşılmış olup gerek taraflar arasındaki sözleşmenin 67. maddesinde yazılı tahkim kartında gerekse 17.12.1987 tarihli tahkim sözleşmesinde duraksamayı gerektirmeyecek şekilde taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıkların hakemler eliyle çözümlenmesi kabul edilmiş olmasına göre davalı İdare vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Yukarda sözü edilen 17.12.1987 tarihli ek sözleşmenin (A) maddesinde aynen; "Tüm ihtilaflar, Türk Hukuk Muhakemeleri Usülü Hakkındaki Kanunun tahkim hükümlerine göre çözüme bağlanacaktır. Tahkimde, Türk Usul Hukuk Hükümleri uygulanacaktır. İhtilaf Türk Maddi Hukuk Hükümleri uyarınca halledilecektir" hükmüne yer verilmiştir. Görülüyor ki, uyuşmazlığın çözümünde uygulancak usul hükümleri ve maddi hukuk kuralları tarafların serbest iradeleriyle açık seçik belirtilmiş bulunmaktadır. Gerçekten Usul Hukukumuz tahkimnamede böyle bir koşula yer verilmesine olanak tanımıştır. HUMK.nun 525. maddesinde hakemlerin sözleşmede aksine hüküm olmadıkça incelemenin şeklini tayin edebilecekleri yolundaki hüküm bu hususu doğrulamaktadır. Demek oluyor ki, taraflar ister tahkimnamede ister daha sonraki bir aşamada hakemlerin uymaları gerekli hukuk kurallarını ve yargılama usulünü tesbit ve tayin yetkisine sahiptir. Hakemler dahi tahkimnamenin bu koşulunu aynen yerine getirmekle yükümlüdürler. Tarafların iradelerine bağlı tutulan hakem şartı veya tahkim sözleşmesinde böyle bir kayıt yer almamışsa, hakemler, maddi hukuk kurallarından ayrılarak, adalet ve nesafet esaslarına göre karar verebilirler. Bu nedenle tahkim sözleşmesinde taraflarca kararlaştırılan maddi hukuka uymak koşulunun hem tarafları hem de hakemleri bağlıyacağı kuşkusuzdur. Bilindiği gibi uyuşmazlığın tarafları ile hakemler arasında oluşan hukuki ilişkide galip unsur vekalet ilişkisidir. Yasada bu konuda bir açıklık mevcut olmamakla beraber bu gibi sözleşmelerdeki usul hükümleri yanında Borçlar Kanunu'na giren hükümler de yer almaktadır. Ne var ki, özel borç ilişkileri içinde taraf iradelerine dayanan tahkim sözleşmesinin herhangi bir akit tipine tabi olduğu belirtilmemiş olduğundan, kural olarak uyuşmazlığın tarafları ile hakemler arasında bir vekalet akdi oluştuğunun kabulü gerekir (Bk.m.386/2).
Böyle olunca, vekil durumundaki hakemler sözleşme dairesinde kendisine yükletilen işin idaresini ve aldıkları ücretin karşılığı olan hizmetin ifasını kabul etmiş sayılırlar (Bk.m.386/1). Daha açık bir deyimle vekil, kendisine yetki veren kişinin yani vekil edenin açık olan talimatına aykırı davranamaz (BK.m.389/1/. Somut olayda taraflar uyuşmazlığın çözümü için "Maddi Hukuk" koşulu üzerinde anlaşmaya varmakla hakemlerin karar verme yetkilerini bilerek sınırlandırmış olmaktadırlar. Bunun sonucu olarak hakemler maddi hukuk kuralları dışına çıkmak suretiyle hüküm kurdukları takdirde yetkilerini aşmış olacaklarından, HUMK.nun 533/3. madde hükmü gereğince bu husus Yargıtay'ca bozma nedeni yapılabilir. Bundan başka Yargıtay, hakem kararının tarafların kararlaştırdıkları maddi hukuk ilkelerine gerçekten uygun olup olmadığını denetlemek durumundadır ve bu açıdan anılan maddedeki bozma nedenleriyle de bağlı değildir.
Öyle ise, tahkim sözleşmesinde, hakemlerin uyuşmazlığı Türk Maddi Hukuk Hükümleri çerçevesinde çözümleyecekleri açıklanmış olduğuna göre uyuşmazlık konusu tüm kalemlerde bu kurallara uyulup uyulmadığı önem kazanmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır (Yargıtay 3. HD., 31.3.1961 gün, 1216=5/2321. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1974 Baskı, Sh. 1015, dn. 120; yine 15 HD., 26.2.1985-984/4288 esas, 985/652 karar). Yapılan uygulamada, hakemlerin iddia ve savunmaların değerlendirilmesi konusunda gerek usul hükümlerinin gerekse maddi hukuk hükümlerinin dışına çıkarak hüküm kurdukları görülmüştür. Örneğin, rıhtım duvarı hesabın da bilirkişi kurulunu oluşturan üyeler arasında teknik yönden uyuşmazlık ortaya çıktığı halde davalı İdarenin hükme dayanak yapılan çoğunluk görüşüne yönelttiği itirazlar ek raporda gereği gibi incelenip cevaplandırılmamış, HUMK.nun 284. madde hükmü yerine getirilmemiştir. Diğer bir örnek için, faizi aşan istemin kabulü hakkındaki karar gösterilebilir. Davacı istihkaklarının süresinde ödenmediğini ileri sürerek faiz dışında kalan zararlarının da ödetilmesini istemiş olup hakem kurulunca, ülkemizdeki enflasyon şartları dolayısıyla, davacının zararının faizle karşılanmadığı sonucuna varılmış, ancak davacının munzam zararı kesin olarak ispat edemediği kabul edildiği halde, munzam zararı karşılmak üzere davacıya 60 milyon TL. ödeme yapılmasına karar verilmiştir. Oysa BK.nun 105. maddesi hükmü gereğince alacaklının uğramış olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi ödemekle yükümlüdür. Burada kusursuzluğun ispati borçluya ait ise de, alacaklının faizi aşan bir zarara uğradığını öncelikle ispat etmek durumundadır. Diğer bir deyimle, hükmedilen temerrüt faiziyle karşılanmıyan bir zararın varlığı sözkonusudur; ve davacı tarafça ispat edilmelidir. Olayda, hakem kurul reeskont faizi uyguladığı halde bu faizin dışında kalan zararın ne surette gerçekleştiği belirtilmemiş ve dayanakları da gösterilmemiştir.
Öte yandan, Yedikule bir numaralı sahada zemin oturması nedeniyle yapılan dolgu ve duvar hesabında talepten fazlaya hükmedildiği tesbit edilmiş, bundan başka, hakem kurulu kararının 21. sahifesinin (F) bölümüyle ilgili isteme karşı davalı tarafça hesap şekline itiraz ileri sürüldüğü halde, hakem kurulunca bu talep olduğu gibi kabul edilmiş sayılarak hüküm kurulmuştur. Tüm bu yönler ve tarafları iddia ve savunmaları gözönünde tutularak gerçeğin ortaya çıkması bakımından hakemlerin maddi hukuk ve HUMK.nun 284. madde hükmü doğrultusunda yeniden inceleme yapılmasının zorunlu olduğu, hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunun ise, yetersiz ve Yargıtay denetimine olanak vermediği sonucuna varılmıştır. 
O halde, hakem kurulunun gerek Türk Maddi Hukukunu gerekse Usul Kanunun uygulamamak suretiyle yetkileri dahilinde olmayan konuda karar vermiş olmaları ve talep edilmemiş birşey hakkında da karar vermiş bulunmaları karşısında temyize konu edilen karar HUMK.nun 533/2-3 madde ve bentleri hükmünce bozulmalıdır.
 
SONUÇ : Yukarda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı İdare vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde yazılı nedenlerle kararın davalı İdare yararına BOZULMASINA, 24.800 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve temyiz peşin harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi. 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini