 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1988/866
K: 1988/2520
T: 04.07.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET:Somut olayda; eserin tamamlanarak teslim edileceği tarih kesin biçimde kararlaştırılmış olduğundan, davalı ve karşılık davacının yükleniciye sözleşmenin yerine getirilmesi için ayrıca bir süre tanımasına veya uygun bir sürenin belirlenmesi için hakimden istekte bulunmasına gerek yoktur. Sözleşmenin ortadan kaldırılması (fesh edilmesi), ortadan kaldırma gününe kadar kira ödencesinin (tazminatının) ödetilmesine engel değildir.
(743 s. MK. m. 2)
(818 s. BK. m. 108, 107/3)
Taraflar arasındaki davanın, (Kadıköy 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 18.11.1987 tarih ve 828-708 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı-karşılık davalı Vehbi vekilleri ile davalı-karşılık davacı Nezahat ve davalı Ö.... A.Ş. vekilleri taraflarından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı Nezahat vekili, Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1983/251 (Bozmadan sonra 1984/828 esas istinkaf sebebiyle Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi 984/367 D.İş) sayılı dosyadaki dava dilekçesinde davalı yüklenici Vehbi'nin davacıya ait Kadıköy 82, 83, 84 ve 85 parsellerde kat karşılığı inşaat yapımını yüklendiğini, sözleşme gereği inşaatı bitirme ve teslim tarihinin 83 parselde 15.8.1979, 84 parselde 28.2. 1980, 85 parselde 30.9.1980 ve 82 parselde 10.4.1981 tarihi olduğunu, yüklenicinin edimini yerine getirmediğini, en son 12.1.1983 tarihli ihtarların semeresiz kaldığını, yüklenicinin inşaatı durdurduğunu, 31.12.1982 tarihine kadar tahakkuk eden gecikme tazminatları tutarı 47.164.000 lirayı 12.1. 1981 tarihli ihtarla istedikleri halde ödenmediğini, 1.1.1983 tarihinden, 31.3. 1983 tarihine kadar gecikme zararlarının da 7.540.840 lira olduğunu, bu şekilde 54.811.840 liraya ulaşan tazminat alacaklarından şimdilik 10.000. 000 liranın tahsilini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında, davacının isteği üzerine tadilat ve genişletme suretiyle 5000 m2 fazla inşaat yaptıklarını, ek süre verilmesi gerektiği halde davacının süre vermediğini, davacının kendi edimini yerine getirmeyerek gecikmeye sebep olduğunu, ekstra işler istediğini, davacıya borç verdikleri 5.000.000 liranın iade edilmediğini, davacının plan ve tesisat projelerinde değişikliğe zorladığını, 82 parselde her kat üç daire iken iki daire haline çevrildiğini, bunların gecikmeye sebep olduğunu, fiyat yükselmelerinden zararları bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davacı yüklenici Vehbi, Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 984/77 esas (birleştirme nedeniyle Kadıköy Asliye 3. Hukuk Mahkemesi 984/828 esas istinkaf sebebiyle Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi 984/367 D.İş) sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; davalı arsa sahibi Nezahat'a ait dört adet parselde kat karşılığı inşaat yapımını üstlendiklerini, davalının 23.1.1978 tarihli sözleşmeyle proje haricinde inşaat yapılmasını, bu inşaattan da arsa sahibine düşen kısmın yarısını kendilerine vermeyi kabul ettiğini, 12.3.1978 tarihli sözleşmeyle dairelerin taraflar arasında taksim edildiğini, Türkiye Emlak Kredi Bankası eksperlerinin belirttiğine göre 30.3.1983 tarihine kadar 84 parselde % 80, 83 ve 85 parselde % 75, 82 parselde % 60 inşaat yaptıklarının anlaşıldığını, davalının edimlerini yerine getirmediğini, aldığı ödünç parayı iade etmediğini, imar durumu ve proje dışında yapılan işlerin zaman ve para bakımından olaya etkili olduğunu, davalının 30.6.1983 tarihli ihtarname ile sözleşmeleri 11.7.1983 tarihinde fesih ettiğini, davacının açtığı gecikme tazminatı davasının reddedildiğini, davalının haksız fesih karşısında inşaata devam imkanlarının kalmadığını, yapılan imalat bedelinin ihtara rağmen ödenmediğini, bu nedenle 750.000.000 lirayı aşan alacakları bulunduğunu, ayrıca diğer sebeplerle 400.000.000 lirayı aşan zararları olduğunu, bu kısım için dava haklarını saklı tuttuklarını, şimdilik imalat bedeli alacaklarından 1.000.000 liranın banka iskonto haddi faiziyle tahsilini, ayrıca MK.nun 807 ve müteakip madde hükümlerine göre kanuni ipotek hakkının tapuya şerh edilmesini istemiştir.
Davalı Nezahat savunmasında; açtıkları gecikme tazminatı davasının Yargıtay'da olduğunu, bu dava sonucunun beklenmesini, sözleşmenin geçerli olduğunu, yüklenicinin kusurlu bulunduğunu, inşaat ipoteğinin tesisi yönünden MK.nun 809/2. maddesindeki üç aylık sürenin geçtiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Arsa sahibi karşı dava olarak da, fesihde haklı olduklarını, bundan doğacak tüm zararlarını isteyebileceklerini, ikmal orantısının ve bağımsız bölüm ve ortak yerlerdeki eksikliklerin yapılması için gerekli masrafların tesbitini, ayrıca 31.3.1983 tarihinden fesih tarihi olan 11 .7.1983 tarihine kadar kira rayiçleri nazara alınarak zararlarının hesaplattırılmasını, tasfiye ve fesih hesabının çıkarılarak alacaklarının ve zararlarının tesbiti ile takas ve mahsubunun yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı yüklenici Vehbi, İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nin 1984/2249 esas (yetkisizlik kararı sebebiyle Kadıköy Asliye 2. Hukuk Mahkemesi 984/940 esas, birleştirme sebebiyle Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 984/77 istinkaf sebebiyle Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 984/367 D.İş) sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; davalı Nezahat'ın 11.10.1977 tarihli sözleşmenin 8/1. maddesi gereği yükleniciye isabet edecek arsa payı üzerine şerh vermeyi, inşaat ipoteği koymayı taahhüt ettiği halde ihtara rağmen yerine getirmediğini, sözleşme 8/2 madde gereği inşaatın ilerleme safhasına göre yüklenici adına tescil ettirmesi gereken 12 adet bağımsız bölümün arsa payının tescilini yaptırmadığını, yaptıkları inşaatın ikmal oranına göre 82 parselde hakettiği 7 daireden 3'ünün, 83 parselde 14 daireden 5'inin, 84 parselde 18 daireden 2'sinin, 85 parselde 16 daireden 2'sinin eksik verildiğini, toplam olarak yükleniciye vereceği 56 daireden 44'ünü verip 12'sini vermediğini, davalının isteği üzerine İmar Kanununa ve projeye aykırı olarak binaların zemine geniş oturtulduğu, bu sebeple arsa sahibine isabet edecek dairelerdeki büyüme sahasının yarısı kadar sahada bağımsız bölümün yükleniciye devredileceğinin 23.1.1978 tarihli sözleşmede kabul edildiğini, bu nedenle fesih tarihindeki inşaat oranı nazara alınarak 82 parselde 1, 83 parselde 3, 84 parselde 2, 85 parselde üç adet fazla inşaat sebebiyle de toplam 9 adet dairenin arsa payının verilmesinin gerektiğini, davalının vergi borcu vs. ihtiyaçları için 5.000. 000 lira ödünç para aldığını, bunların 9.6.1981 tarihli ihtara rağmen ödenmediğini, davalıya verilen bu paralarla verildiği tarihte dört adet daire alınabileceğini, bu sebeple ödünç verilen para karşılığı da dört daire payının teslimini istediklerini, arsa sahibinin 12.2.1979 ve 16.7.1981 tarihli sözleşmelerde daha lüks malzeme kullanılmasını istediğini, bu isteklerin yerine getirildiğini, bunların yapıldığı tarihteki değeri karşılığı üç daire payının davacı adına tescili gerektiğini, yüklenici tarafından hazırlanan inşaat projelerinin davalı tarafından beğenilmeyip değiştirildiğini, bu nedenle yapılan giderler karşılığı iki daire arsa payının verilmesini istediklerini, davalının 16.7.1981 tarihli sözleşmenin 8. maddesi gereğince dükkan taksimini yapmadığını, 83 parseldeki dükkanların tamamını verip, 82 parselde 15/330, 85 parselde de 16/390 arsa payı karşılığı dükkanın davacıya verilmesinin gerektiğini, davalıyla, İbrahim ve Mustafa ile birlikte yaptıkları 7.7.1986 tarihli 4'lü sözleşmenin münfesih olduğu, Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 82/854 sayılı dosyasındaki sulhname ile kabul edilmiş, taahhüdüne rağmen davalının bu ilamda kendi adına tescili hükme bağlanan ve sulhnamede yazılı 10 adet daireyi yükleniciye vermemiş olup İbrahim'in 10.316.960 liralık borcu için yüklenici aleyhine Kadıköy 3. İcra Memurluğu'nun 1983/1859 sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, bu takibin de iptali gerektiğini, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, haksız fesih sebebiyle en az 250.000.000 kardan yoksun kaldıklarını şimdilik 5.000.000 lira istediklerini, haksız fesih sebebiyle yüklenicinin ticari itibar, şeref ve haysiyetinin zedelendiğini, 50.000.000 liralık zararlarından şimdilik 2.000.000 liranın tahsilini, haksız fesih sebebiyle yüklenici satış yapamayarak ağır ticari faiz ödemek zorunda kaldığını 75.000.000 lira zararlarından şimdilik 2.000.000 liranın ödetilmesini, haksız fesih sebebiyle çekilen üzüntüden 1.000.000 lira manevi tazminatın tahsilini böylece sonuçta 400.000.000 liralık zararlarından şimdilik toplam 10.000.000 liranın tahsilini 11.7.1983 tarihinden iskonto haddi faizi komisyon ve gider vergisi uygulanmasını, dava sonuna kadar davalının şantiyedeki inşaat malzemelerine tecavüzünün durdurulmasını dava etmiştir.
Davalı savunmasında; Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde inşaat bedeli hakkında dava açtıklarını, konusu ve tarafları aynı olduğundan bu davanın görülemeyeceğini, davaların birleştirilmesini, Kadıköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli ve yetkili olduğunu, esasa cevabında ise; davacının inşaatı 11.10.1977 tarihli sözleşmenin 7. maddesinde yazılı sürede bitirmediğini, 4.9.1981 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile 31.8.1981 tarihine kadar süre verdiklerini, inşaatın yine bitirilmediğini, yüklenicinin acze düştüğünü, İbrahim ve Mustafa ile beraber yaptıkları 4'lü sözleşme gereği inşaatın 30.6.1983 tarihinde bitirilmediğini, buna rağmen bu iki şahsa 21 dairenin tapusunu yüklenici hesabına verdiklerini, davacının bu sözleşmenin teminatı olarak yapımını üstlendiği Hukukçular Kooperatifi inşaatından 14 daire vermeyi garanti ettiğini, bu edimini de yerine getirmediğini, faturalarla inşaat malzemelerini arsa sahibine teslim edip inşaatı terk ettiğini, verilen süreye rağmen yüklenicinin işe başlamadığından aktin feshedildiğini, Kadıköy 4. Sulh Hukuk Hakimliği'nin 983/510 sayılı tesbitine göre yüklenicinin 4 blok inşaatta toplam hakettiği daire miktarından 41 adet daire fazla verildiğini, dava dilekçesindeki ikmal orantısının kabul edilemeyeceğini, 11.10.1977 tarihli sözleşmenin 11. maddesinde taraflar arasındaki ihtilaflarda yazılı belgenin geçerli olacağı ve mahkemece yapılacak bilirkişi incelemesinin esas alınacağının kabul edildiğini, yüklenicinin kendisinin ipotek tesisine gerek görmediğini ve bu konuda bir ihtarı da bulunmadığını, yüklenicinin 11.10.1977 tarihli sözleşmenin 12. madde hükmü gereği tasdikli projeden birer örnek vermediğini, 14. madde gereği plan ve detaydan haberdar edilmediklerini, alacak senetlerinin asıllarının ibraz edilmediğini, bu alacağını davadan evvel Cemal'e temlik ederek ilgisini kestiğini, lüks kalite uygulaması bulunmadığını, proje değişikliği için ücret veya pay verileceği hakkında sözleşme hükmü bulunmadığını, yüklenicinin Kadıköy 3. İcra Memurluğu'nun 1983/1859 sayılı takibi ilama dayalı olup icra emrine karşı yüklenici itirazından Kadıköy 2. İcra Tetkik Mercii Hakimliği'nin 1983/463 sayılı dosyasında feragat ettiğini, şimdi bu takibin iptali hakkında dava açmasının dayanağı bulunmadığını, yüklenicinin kusurlu olup kar mahrumiyeti isteyemeyeceğini, davalı tacir olmadığından ticari faiz talep edilemeyeceğini, davacının 1984/77 sayılı dosyada seçimlik hakkını kullanarak inşaat bedelini dava ettiğini, sonradan bundan dönerek tescil davası açmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Davacı arsa sahibi Nezahat vekili Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 984/966 sayılı (birleştirme sebebiyle Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 984/77 esas ve 984/367 D.İŞ) yüklenici Vehbi ile Vehbi vekili Adil ve Sudi aleyhlerine açtığı dava dilekçesinde özetle; davalı yüklenicinin 1983 yılı başında acze düştüğünü, inşaata devam edemeyeceğini bildirdiğini, 4 adet blok inşaattaki inşaat malzemelerini 4.1.1983 tarih ve 1 numaralı, 25.1.1983 tarih ve 2 numaralı, 8.2.1983 tarih ve 3 numaralı faturalarla davacıya devir ve temlik ettiğini ve inşaatı da davacının ikmal etmesini istediğini, faturalarda yazılı malların bedelini mahsup gayesiyle ödemediğini, bu malzemelerin davacı tarafından 8.2.1983 tarihli belge gereği kullanılacağının kabul edildiğini, malların sayılarak ölçülerek teslim alınmadığını, noksan olanların ihtara rağmen teslim edilmediğini, bu mallarda bir kısmı üzerine yüklenici Vehbi'nin borcu için Kadıköy 3. İcra Memurluğu'nun 983/1767 sayılı dosyasıyla konulan haciz sebebiyle Kadıköy 1. İcra Tetkik Mercii Hakimliği'nin 983/960 sayılı dosyasında alacaklısı tarafından açılan istihkak davası sonunda; bu malların yükleniciye aidiyetine karar verildiğini, buna dayanan yüklenici Vehbi, vekili Adil ve Sudi'nin adamlarının, kamyonlarla malları götürdüklerini ve Sudi'ye sattıklarını, yüklenici ile aralarında hesap görülürken malların tesbitinin gerekli olduğunu, beyanla dava dilekçesinin sonuç kısmının 1-a, b, c bendlerinde yazılı malların teslim edilmemiş olduğunun tesbitine, bir seyyar vincin çalınmış bulunduğunun tesbitine ve dava dilekçesi sonuç kısmının 3. maddesinde yazılı malların da Sudi tarafından götürülmüş olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Sudi cevabında, davacı ile aralarında akti ilişki bulunmadığını kendisine husumet tevcih edilemeyeceğini, davanın reddini dilemiştir.
Davalı Adil Koyun savunmasında Vehbi'nin vekili olarak hareket ettiğini sözleşmelerde taraf olmadığını, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Vehbi davaya cevap vermemiştir.
Davacı Vehbi, Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 985/424 (Birleştirme sebebiyle aynı mahkeme 984/77 esas ve 984/367 D.İş) sayılı Ö... İnşaat Sanayii Ticaret A.Ş. aleyhine açtığı dava dilekçesinde özetle; davalı arsa sahibi hakkında İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi'nin 984/ 2249 esas sayılı dosyasında 36 adet bağımsız bölümün davacı adına tescili ve şimdilik 10.000.000 liranın tahsili hakkında dava açtıklarını, Nezahat'ın bu bağımsız bölümleri davalı Şirkete ayni sermaye olarak tapuda devir ve temlik ettiğini, İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi'nden 17.7.1984 tarihinde 84/2173 D.İş sayılı dosyada bağımsız bölümler hakkındaki tedavül ve borçlandırılmasının önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı aldıklarını, dosya kaybolduğu için tedbirin uygulanamadığını, şirket sermayesinin % 97,74 payına sahip Nezahat'ın 36 adet bağımsız bölümü ayni sermaye olarak şirkete devir ve temlik ettiğini, evvelce mevcut olan aile şirketinin isim, faaliyet ve amaç değişikliği yaparak sermayesini 142.000.000 liraya yükselttiğini, şirket mukavelesinin değiştirilmesi ve sermayesinin artırılması işleminin kanuna aykırı, muvazaa, mal kaçırma ve Nezahat'ın Vehbi'ye karşı olan sorumluluklarından kurtulmak amacına yönelik olarak yapıldığını, şirketin sermaye artırma işleminin yapılmasında TTK.nun 285, 300, 390, 395 ve 392/ 2. maddelerine uyulmadığını, bu nedenle yok sayılması gerektiğini, sermaye artırma işlemi ticaret mahkemesince tasdik için 26.7.1984 tarihinde başvuran davalı şirketin, taşınmazlar üzerine tedbir konulma kararından haberdar olduğunu, Nezahat ve Şirketin kötü niyetli olduklarını, beyanla TTK. nun 300, 390 ve 392. maddelerdeki emredici kurallara aykırı biçimde yapılan sermaye artırımı ve tapuda devir işleminin yokluğunun belirlenmesine, muvazaalı yapılan sermaye artırma işlemi sebebiyle şirket adına yapılan devir ve tescilin iptaline ve dava dilekçesinde yazılı 36 adet bağımsız bölümün davacı Vehbi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili savunmasında, inşaat sözleşmelerinin 11.7.1983 tarihinde feshedildiğini, yüklenicinin inşaat bedelinin kısmen tahsili hakkında Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 984/77 esas sayılı dosyasında 26.1.1984 tarihinde dava açtığını, bu dava devam ederken 15.3 1984 tarihinde Nezahat'ın İstanbul 3. Ticaret Mahkemesi'nin 984/ 1009 sayılı dosyasında 4 adet parseldeki bütün bağımsız bölümlerinin arsa paylarını, otomobilini, telef,onunu davalı şirkete sermaye koyacağını belirterek mahkemece değer takdirini istediğini, 23.4.1984 tarihli raporun verildiğini, şirket yönetim kurulunun 4.5.1984 tarihinde şirket ana mukavelesinin tadiline ve faaliyetinin konut ve işyeri inşaatı alım ve satımı haline dönüştürülmesine, sermayesinin 142.000.000 liraya çıkarılmasına ve malların şirkete devir ve temlik yapılmasına karar verdiğini, Bakanlıkça 10.7.1984 tarihinde izin verildiğini, 13.7.1984 tarihinde Şirket Yönetim Kurulunun Nezahat'ın tapu tescilini yapmasına karar verdiğini, şirketin sermaye artırımının 26.7.1984 tarihinde tescil, 31.7.1984 tarihinde ilan edilmiş olup TTK.nun 392. madde yollamasıyla TTK.nun 299/6. maddesine göre, bir aylık dava açma sükutu hak süresinin geçtiğini, davacının şirkete karşı akti husumet ehliyetinin de olmadığını, TTK.nun 381. maddeye göre bu işlemin butlanını şirket ortaklarıyle yönetim kurulunun istiyebileceğini, davacının BK.nun 106. madde gereği tazminat isteme şıkkını tercih edip, inşai nitelikteki bu hakkı karşı tarafa tebliğ ettirdiğini, bu nedenle davasını aynen tescil davasına dönüştüremeyeceğini, bu işlemlere başlama tarihinin 21.3.1984 tarihi olup, tescil davasının 20.7.1984 tarihinde açıldığına göre kötü niyet aranamayacağını, davacının açtığı tazminat davasından duruşma dışı 18.7.1984 tarihinde feragat ettiğini ve tedbir kararı aldığını bilmelerine imkan bulunmadığını, muvazaadan bahsedilemeyeceğini, TTK.nun 396 ve 404 maddesi hükümlerinin bu konuda teminat getirdiğini, davanın reddini istemiştir.
Davacı arsa sahibi Nezahat vekili Kadıköy Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin 986/864 esas sayılı (Birleştirme sebebiyle Kadıköy Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nin 984/828 esas ve istinkaf sebebiyle Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 984/367 D.İş) dosyasındaki dava dilekçesinde, yüklenicinin inşaatı sözleşmelerde yazılı kesin sürede tamamlamadığından Kadıköy Asliye ikinci Hukuk Mahkemesi'nin 983/251 esas sayılı dosyasında gecikme tazminatı davası açtıklarını, bu davada 44.811.840 lira hakkında tazminat taleplerini saklı tuttuklarını, yüklenicinin açtığı davalarda bir hak ve alacağı çıkarsa bunun takas ve mahsubundan sonra adı geçen miktardan bakiyesinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı yüklenici savunmasında, sözleşmelerin davacı tarafından feshedildiğini, fesihden sonra sözleşme konusu edimin zamanında yerine getirilmediği gerekçesiyle tazminat istenemeyeceğini, davacının kusurlu olup feshinin haksız olduğunu, kendilerinin açtığı 984/77 sayılı dava sonucunun beklenmesinin gerektiğini, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece:
1- 984/828 esas ve 986/864 esas sayılı Nezahat'ın Vehbi aleyhine açtığı gecikme tazminatının tahsili davalarında:
Taraflarca teslim süresinin 30.6.1983 tarihine kadar uzatıldığı, bilirkişi raporunda inşaatın belirlenen sürede yapılmaması hususunda yükleniciye izafe edilecek bir kusurun bulunmadığı sebebiyle bu davaların reddine,
2- 984/77 sayılı Vehbi'nin Nezahat aleyhine açtığı imalat bedelinin tahsili davasında:
Davacının feragatı sebebiyle davanın reddine,
3- 984/2249 sayılı Vehbi'nin Nezahat aleyhine açtığı tescil ve tazminat davasında:
a) Davanın 20.7.1984 günü açılmasından önce Nezahat tapuda A.Ş. 'te bağımsız bölümleri sermaye olarak koyduğu ve A.Ş. tapu maliki olduğundan Nezahat hakkında açılan tapu iptal ve tescil davasının husumet yönünden reddine,
b) Mahkemece 1.12.1986 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak inşaat süresinin 10.6.1983 tarihine kadar uzatıldığı, arsa sahibinin 30.6.1983 tarihli fesih ihtarında verilen 10 günlük sürenin eser sözleşmesinin nitelik ve özelliğine uygun olmadığı bu sürenin 12 aylık süreden az olmaması gerektiği ve bu sebeple yöntemine uygun olarak sözleşmenin feshedilmediği, feshin haksız olduğu sonucuna varılarak haksız fesih sebebiyle rapor gibi 144. 767.580 lira kar yoksunluğu zararının saptanmasına, talep nazara alınarak 5.000.000 liranın tahsiline, dava tarihinden itibaren % 52 faiz uygulanmasına,
c) Yüklenicinin haksız fesih yüzünden ticari itibariyle, kredi olanaklarının zedelenmesi sebebiyle ve faizle para almak zorunda kaldığından faiz zararı hakkında tazminat talebiyle, manevi tazminat taleplerinin reddine,
4- Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 984/960 sayılı Nezahat'ın Vehbi, Adil ve Sadi aleyhine açtığı bir kısım malzemelerin teslim edilmediği, bir vincin çalındığı ve bir kısmının Sadi tarafından götürüldüğünün tesbiti davasında:
Eda davası açılması mümkün olan hallerde tesbit davası açılamayacağı, olayda saptanması istenen maddi olgunun sonuçlarına göre eda davasıyla birlikte istenmesi mümkün görüldüğünden edayı içermeyen davanın reddine,
5- Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin 985/424 sayılı Vehbi'nin Ö... A.Ş. aleyhine açtığı şirkete sermaye arttırılması ve tapuda devir işleminin yokluğunun belirlenmesi ile 36 adet bağımsız bölümün davacı adına tescili hakkındaki davada:
Sözleşmenin feshinden sonra inşaat bedelinin tahsili için davacı tarafından 984/77 sayılı dosyada 26.1.1984 tarihinde nakti tazminat davası açmak suretiyle yüklenicinin seçimlik hakkını bu yönde kullandığı, bu beyanını arsa sahibine tebliğ ettiği, bundan sonra kullandığı bu seçimlik hakkından 1.10.1984 tarihli celsede feragat ettiği ve 14.5.1985 tarihinde bu dosyada aynen ifa ve tescil davası açtığı ve bunun mümkün olmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve karşılık davalı Nezahat vekili, davalı ve karşılık davacı Vehbi vekili ve davalı Ö... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle yüklenicinin arsa sahibine ödünç verdiği para ile sözleşme dışı lüks işler için yaptığı harcamalardan dolayı ayrıca dava açabileceğine, işin niteliği ve yüklenicinin tacir olması itibariyle TTK.nun 12 ve 21. madde hükümlerince iskonto haddi üzerinden temerrüt faizine hükmedilmesinde kabul biçimi bakımından yasaya bir aykırılık bulunmamasına göre, mümeyyiz tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasında yapılan 10.11.1977 tarihli sözleşmede 4 adet parselde yüklenicinin yapımını üstlendiği inşaattan davacı arsa sahibine isabet edecek bağımsız bölümlerin ikmal ve teslim tarihleri ayrı ayrı belirlenmiştir. Nevarki gerek arsa sahibi gerekse yüklenicinin imza ettikleri 7.7.1982 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde inşası öngörülen 4 blok apartmanın anahtar teslimi ve yapı kullanma izni verilebilecek halde ikmali için kesin tarih olarak 30.6.1983 günü kararlaştırılmış, inşaatın bu tarihte tamamlanması yönünden Mustafa ve İbrahim'de garantör sıfatiyle bu sözleşmeyi imza etmişlerdir. Buna rağmen yüklenicinin inşaatı bitirmek amacıyla kendisinden beklenen gerekli gayreti göstermediği ve çalışmayı durdurduğu Kadıköy 1. Sulh Hukuk Hakimliği'nin 983/382 D.İş dosyası ile 29.6.1983 tarihinde mahallinde yapılan incelemeden ve yine Kadıköy 4. Sulh Hukuk Hakimliği'nin 1983/410 D.İş sayılı dosyası ile 20.7.1983 tarihinde mahallinde yapılan keşiften anlaşılmaktadır. Nitekim arsa sahibinin yüklenici Vehbi'ye gönderdiği 30.6.1983 tarihli ihtarnamede yeterli malzeme ve tam kapasite ile 10 gün içinde akti ifaya başlaması aksi halde tüm sözleşmelerin münfesih olacağını bildirmiş bu ihtarname yükleniciye 1.7.1983 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Görülüyorki inşaat süresinin 30.6.1983 tarihine kadar uzatılması taraflarca kabul edildiği halde ve henüz fesih ihbarının yükleniciye ulaşmadığı bir aşamada yüklenici, inşaatı ikmal etmemek suretiyle borçlu temerrüdüne düşmüş bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece kabul edilen bilirkişi kurulunun 1.12.1986 tarihli raporlarında yer alan görüşün aksine yüklenici değil, arsa sahibi BK.nun 106. madde hükmü gereğince seçimlik haklardan birini kullanması, diğer bir deyimle, mehil tayin ederek veya uygun bir mehlin tayinini hakimden isteyerek, süre sonunda aktin ifasını talep etmek veya aktin icrasından ve gecikme nedeniyle zarar ve ziyan isteminden vazgeçerek borcun yerine getirilmemesinden dolayı uğradığı olumlu zararlarını istemek yada akti feshetmek hakkını elde etmiş bulunmaktadır. Hemen ekleyelim ki, somut olayda eserin ikmal edilerek teslim edileceği tarih yukarıda açıklandığı üzere kesin biçimde taraflarca kararlaştırılmış olduğundan davalı ve karşılık davacı yükleniciye aktin ifa edilmesi için ayrıca bir süre tanımaya veya uygun bir sürenin tayini için hakimden talepte bulunmaya gerek yoktur (BK. m. 107/3).
Bu nedenle hükme esas yapılan bilirkişi kurulu raporunda arsa sahibinin akdi feshetmeden önce yükleniciye makul bir süre vermemiş olmasından kusurlu bulunduğu yolundaki gerekçenin kabulü mümkün değildir.
Öte yandan, 7.7.1982 tarihli 4'lü sözleşmenin imzası sırasında yüklenicinin proje dışı işler yapacağı öngörülmüş ve inşaat alanının da geniş tutulması taraflarca kararlaştırılmış olmasına göre bu işleri de içerecek biçimde inşaat süresi 30.6.1983 tarihine kadar uzatılmıştır. O halde yüklenici gerek inşaat alanının genişletilmiş olması gerekse sözleşme dışı ve ekstra işler yapılması nedenleriyle ayrıca süre uzatımı talebinde bulunamaz.
Tüm bu olgular karşısında iş sahibinin haklı olarak akti feshettiğinin kabulü gerekir. Esasen aktin feshinde gerek arsa sahibinin gerekse yüklenicinin gerçek iradeleri olayda birleşmiş bulunmaktadır.
Burada önemli olan husus, sözleşmenin feshi olgusunun ileriye etkili olup olmayacağı konusunda toplanmaktadır. Somut olayda yükleniciye inşaat karşılığı verilmesi gereken bağımsız bölümlerden 38 adedinin yüklenici yararına üçüncü şahıslara ferağ ve tescili yapılmış, bir kısım bağımsız bölümler yükleniciye temlik edilmiş, inşaatın eksik kalan bölümü satın alan üçüncü kişiler ve arsa sahibi tarafından ikmal edilmiştir. Bundan başka yüklenici ve arsa sahibi arasında 23.1.1978 tarihli ek sözleşmeden sonra bağımsız bölümlerden bir kısmının taraflardan hangisine ait olacağı 12.3.1979 ve 16.7.1981 tarihli ek sözleşmelerle düzenlenmiştir. Görülüyorki taraflar arasındaki hukuki ilişki ve karşılıklı olarak yüklenilen edimler bakımından olay tamamen somut olup özellik ve nitelik arzetmektedir.
Her ne kadar 1.12.1986 tarihli bilirkişi kurulu raporunda her parselde yapılan inşaatın tüm inşaata olan fiziki oranı belirtilmiş ise de, 12.3.1979 tarihli sözleşme ile değiştirilen 5. madde hükmüne ilişkin yorum şekli, maddenin gerek metin gerekse amacına tamamen aykırıdır. Gerçekten 5. maddenin değişik yazımında yüklenicinin plan dışındaki inşaat masrafı karşılığının ayın olarak temlik ve ferağ edilmek suretiyle tediye edileceği, yüklenicinin de bu inşaat nedeniyle nakit yerine bağımsız bölüm alacağı kabul edilmiştir. Bunun dışında arsa sahibinin yükleniciden sözleşme dışı daha üstün ve lüks malzeme ve işçilik istemesi halinde ortaya çıkacak bedel farkının nakit veya ayın şeklinde ödenmesinin seçimlik hakkı arsa sahibine bırakılmıştır. Bunun gibi yüklenicinin gerek arsa sahibine ödünç verdiği para, gerekse her dört parseldeki arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin vergi borcundan doğan alacak konusunda arsa sahibinin nakit veya arsa payı vermek şeklinde yine seçimlik hakkı mevcuttur.
Yukarıda özetlenen davalardaki iddia ve savunmalardan, arsa sahibinin haiz olduğu seçimlik hakkının bu masraflar için yükleniciye arsa payı vermemek şeklinde olduğu düşünülürse, yüklenicinin Kadıköy Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin tevhit edilen 1984/940 esas sayılı dosyasındaki 20.7. 1984 tarihli dava dilekçesinde, seçimlik hakka bağlı tutulan alacaklarına karşılık bağımsız bölümlerin tescilini talep etmesi mümkün değildir.
Bunun gibi, sözleşmelerinde hüküm bulunmadığı halde, inşaat projelerinin değiştirilmesi nedeniyle yüklenici, uğradığı zararlar karşılığında iki daire arsa payının hükmen tescilini de dava edemez.
O halde hükme dayanak yapılan 1.12.1986 tarihli esas ve 15.7.1987 tarihli ek bilirkişi kurulu raporlarında iş sahibinin seçimine bağlı tutulan sözleşme dışı ekstra işler, ödünç alınan ve arsa sahibi adına ödenen paralar ile proje tadiline ilişkin giderler karşılığının inşaatın fiziki yapısına dahil edilerek yapılan iş oranının bu yolla tesbit edilmiş olması yanlıştır.
Açıklanan tüm bu nedenler karşısında arsa sahibi sözleşmeyi fesihte haklı ise de, işin yukarıda belirtilen özelliği, inşaatın kapsamı ve objektif iyi niyet kuralının bir gereği olarak, feshin ileriye etkili (ex nunc) sonuçlar doğurduğunun kabulü zorunludur. Bilindiği üzere, 27.2.1984 tarihli resmi gazetede yayınlanan 25.1.1984 gün ve 3/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararına göre yüklenicinin inşaatı tamamladığı miktar (oran) ve işin özelliği itibariyle uyuşmazlığın BK.nun 106. ve 108. madde hükümleri gereğince çözümlenmesi halinde, iş sahibi normal hallerde sağlayamayacağı bir olanağa kavuşmuş olacaktır. Oysa sözleşmeyi fesih hakkını elde eden iş sahibi, kabul ettiği veya kabul edebileceği kısmi ifanın karşılığını nakit yerine sözleşmede kararlaştırılan ayın olarak yükleniciye vermesi objektif iyi niyet kuralının.ve somut olayın gereği sayılmalıdır (MK.nun 2. md.si).
İş sahibinin aktin feshini geriye etkili (ex tunç) sonuçlar doğuracak şekilde kabul etmesi durumunda BK.nun 108. maddesi ile kendisine tanınan hakkın aşırı ve çok şiddetli sonuçları beraberinde getireceği ortadadır. Halbuki yüklenicinin kusuru, kısmi ifanın karşılığını belirleme açısından değil, ancak gecikmeden dolayı iş sahibine ödemek zorunda kalacağı tazminat miktarının saptanmasında önemlidir. Esasen kat karşılığı inşaat şeklinde adlandırılan bağıtlar daha ziyade sürekli ifayı içeren akit tiplerine benzerliği nedeniyle süreklilik arzeden borç ilişkilerine özgü kuralların bu sözleşmelerde de uygulama zorunluğu vardır. Bu gibi eser sözleşmelerinde yüklenicinin kısmi temerrüdünde de durum aynıdır. Sorun yukarıda sözü edilen YİBBGK Kararı ile MK. nun 2. madde hükmünden yararlanılarak feshin ileriye etkili sonuçlar doğuracağı şeklinde çözümlenmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan olgular ve ilkeler gözönünde tutularak yüklenicinin işten elçektiği tarih itibariyle 4 blok inşaatta karşılığının sözleşmelerinde yalnız bağımsız bölüm (ayın) olarak verileceği kararlaştırılan işin fiziki durumunu saptamak, bunun için taraflarca yaptırılan tesbiti delaile ilişkin bilirkişi raporları ve raporlara yapılan itirazlar esas alınmak ve değerlendirilmek tasdikli projeler celbedilmek, tarafların iddia ve savunmaları gözetilmek ve cevaplandırılmak, işin kapsamı ve özelliği karşısında feshin ileriye etkili sonuçlar doğuracağı esasından hareketle yapılan iş miktarına, yukarıda açıklandığı üzere 16.7.1981 tarihli ek sözleşmedeki değişik 5. madde hükmünce yalnız bağımsız bölüm verileceği kabul edilen plan dışında genişletilmiş inşaat miktarı eklenerek ve böylece elde edilecek inşaat alanının tüm işe olan oranını yeniden saptamak, elde edilecek bu oran, işin tamamlanması halinde yükleniciye verilmesi gereken arsa payına ve bağımsız bölümlere uygulanmak suretiyle yüklenicinin yaptığı işten dolayı alabileceği bağımsız bölüm ve arsa paylarını tesbit etmek, bunun için HUMK.nun 284. madde hükmü gereğince oluşturulacak yetenekli bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine olanak verecek biçim ve kapsamda rapor almak ve sonucuna uygun bir karar vermek olmalıdır.
3- İş sahibi inşaatın süresinde ikmal ve teslim edilmemiş olmasından dolayı kira yoksunluğunun da ödetilmesini dava etmiştir. Dairemizin 30.3. 1984 tarih ve 984/679 esas, 984/1109 sayılı bozma kararında açıklandığı üzere, aktin feshedilmesi, fesih tarihine kadar kira tazminatının ödetilmesine engel değildir. Nevarki, somut olayda iş sahibi inşaatın tamamlanması için yükleniciye 30.6.1983 tarihine kadar süre tanımış olduğundan, isteyebileceği kira tazminatı bu tarih ile feshin gerçekleştiği 1.7.1983 tarihinde tebliğ edilen ihtarname gereğince 11.7.1983 tarihi ile sınırlıdır.
Mahkemenin bu yönü gözden kaçırarak iş sahibinin buna ilişkin isteminin tümünün reddine karar vermesi yanlıştır.
4)- Yukarıda ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere yüklenicinin borçlu temerrüdüne düşmesi nedeniyle arsa sahibinin sözleşmeyi fesihte haklı bulunduğundan, yüklenici yararına kar yoksunluğuna hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
5- Davacı yüklenici Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nin tevhit edilen 985/424 esas sayılı davası ile, arsa sahibinin % 97,74 paya sahip olduğu Ö... A.Ş.'ye 36 adet bağımsız bölümü ayın sermaye olarak koyup tapuda devir ve temlik ettiğini ileri sürerek devir ve tescilin iptalini ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Anılan bağımsız bölümlerin ayni sermaye şeklinde davalı şirkete temlik edildiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Ancak temlik aşamasında şirket ortağı olan arsa sahibi ile yüklenici arasında yukarıda özetlenen davalar yürütülmekte, şefi edilmemekle beraber yüklenici tarafından bağımsız bölümler için ihtiyati tedbir kararı alındığı arsa sahibi tarafından bilinmekte yada en azından bilindiğinin kabulü gerekmektedir.
Buna rağmen sermaye artırımı nedeniyle arsa sahibinin uyuşmazlık halindeki taşınmazını sermaye payı olarak şirkete temlik etmesinde iyi niyetli olduğu söylenemeyeceği gibi aile şirketi durumunda olan Ö... A.Ş.'nin de iyiniyetle hareket ettiğini ileri sürerek MK.nun 931. madde hükmünden yararlanacağı da düşünülemez.
O halde yukarıda ikinci bendde belirtildiği gibi, bilirkişilerce tesbit ve kurulacak oran doğrultusunda yükleniciye temlik edilen veya yüklenici yararına 3. şahıslara satışı yapılan bağımsız bölümler dışında yükleniciye isabet etmesi gereken bağımsız bölüm veya arsa payının ortaya çıkması halinde davalı Ö... A.Ş.'ye arsa sahibinin temlik ettiği bağımsız bölümlerden karşılanmak üzere tescile karar verilmelidir.
Mahkemenin bu yönü gözden kaçırarak yüklenicinin tescile ilişkin isteminin reddine karar vermesi bozma nedeni yapılmıştır.
6- Arsa sahibinin tevhit edilen 1984/966 esas sayılı dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu eşya, malzeme ve makinaların tesbitine ilişkin davanın reddine karar verildiği halde bilirkişi raporunda saptanan (2.220.000 TL.) değer üzerinden davalı yüklenici yararına vekillik ücreti takdiri gerekirken, dava dilekçesinde belirtilen 500.000 TL.nın vekalet ücretine esas alınması doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı ve karşılık davalı Nezahat ve Vehbi ile davalı Ö... A.Ş. vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2,3,4,5 ve 6. bendlerde gösterilen nedenlerle kararın davacı ve karşılık davalı Nezahat ve Vehbi yararına (BOZULMASINA), 6.500 TL. duruşma vekilinin ücretinin Vehbi'den alınarak Nezahat'a verilmesine, 6.500 TL. duruşma vekillik ücretinin Nezahat ve Ö... A.Ş.'den alınarak Vehbi'ye verilmesine, tarafların yatırdıkları peşin harçlarının istek halinde kendilerine iadelerine, 4.7.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.