 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1988/3773
K: 1989/3082
T: 26.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın, (Zonguldak 2. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 8.4.1988 tarih ve 141-86 sayılı hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiş ve davacı vekili duruşma istemiş olmakla; kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, kum ve çakıl ihtiyacını karşılamak üzere 20.2.1984 tarihinde yaptığı ihale ile davalıların murusine işi tevdi etmiş, ancak müteahhidin ölümünden sonra mirascıların işe devam etmelerini istemiş, mirasçılardan Şükrü'nün davacıya verdiği 1.1.1985 tarihli dilekçede taahhüdün yerine getirilemiyeceğini bildirdiğinden işin ikinci ihaleye çıkarıldığını ileri sürerek iki ihale arasındaki farsın ödetilmesini dava etmiştir Gerçekten bir kısım mirasçılar 4.3.1985 tarihli dilekçede murislerinin 8.8.2984 tarihinde öldüğünü, taahhüün sona erdiğini, kendilerinin işi yürütme olanağına sahip bulunmadıklarını bildirmişlerdir. Mirasçılara ait 14.11.1984 tarihli 1.1.1985 tarihli dilekçeleri de aynı doğrultuda istekleri içermektedir.
BK.nun 371. maddesi hükmü gereğince, yüklenicinin ölümü kural olarak sözleşmeyi sona erdirmez. Bu kuralın istisnası, maddenin ilk fıkrasında belirtildiği üzere, yüklenicinin kişiliği nazara alınarak yapılmış olan sözleşmelerde görülür. Daha açık bir deyimle, yüklenicinin özel mesleki bilgisi, kişiliğinin kuvvetle güven vermesi, üne kavuşmuş bir kişi olması gibi özellikler gözetilmek suretiyle yapılmış olan sözleşmeler, ölüm halinde amaca uygun olarak gerçekleşmesi beklenemiyeceğinden, ölümle son bulacağı kabul edilmiştir. Yargıtayın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir (Yargıtay HGK, nun 4.7.1973 t. ve 405/599 sayılı kararı; 15. HD. nin 7.7.1975 gün ve 3149-3436 saylı kararı). Kuşkusuz sözleşmenin ölümden sonra yürürlükte kalmasına ilişkin hukuki kural, her iki tarafa sözleşmenin yerine getirilmesini istemek hakkını da verir.
Somut olayda, davalılar murisin üstlendiği iş, kum istihsali ve nakli, olup; bu kumun 0,2,0,4-0,8 mm. iriliğinde muhtelif ebetlarda teşekkül edeceği, 0,8 mm. lik elekte artık bırakmıyacağı, deniz ve dere kumu olup, TS: 2717 uygun olacağı öngörülmüştür. Bundan başka sözleşmelerinde yüklenicinin ölmü halinde, sözleşmenin son bulacağı hususunda bir hüküm de yer almamıştır.
Görülmektedir ki, üstlenilen işin yerine getirilmesi, özel veya üstün bir beceriyi gerektirmediği gibi, BK.nun 371/1. maddesi hükmüne aykırı, bir koşulun varlığı da iddia ve isbat edilmemiştir. O halde, anılan yasa hükmünün yorumlayıcı koşulları çerçevesinde akdin taraflar arasında devam ettiğinin kabulü gerekir.
Davacı Kurumun, devam eden aktin ifası konusunda mirasçılara yaptığı öneri kabul edilmediğinden, davalılar borçlu temerrüdüne düşmüş olup sonuçlarının sözleşme hükümlerine ve yasa kurallarına göre saptanması zorunludur. Bu cümleden olarak, mahkemece işin esası incelenmeli, yüklenicinin vefatı üzerine işin makul bir sürede ve aynı koşullarla ihaleye çıkarılıp çıkarılmadığı üzeride durulmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemenin aksine görüşü içeren bilirkişi raporu dayanak yapılarak hakimin sahip olduğu genel ve hukuki bilgilerle uyuşmazlığı çözümlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar vermesi yanlıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına (BOZULMASINA), bozma nedenine göre davalılar vekilinin temyiz sebebleri hakkında şimdilik bir karar verilmesine yer olmadığına, 6500 TL. duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde davacıya iadesine ve bakiye 1000 lira ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 26.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.