 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1988/3530
K: 1989/2725
T: 08.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın, (İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 26.4.1988 tarih ve 494-326 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle her iki tarafça hazırlanmış olan kesin hesap raporu diğer tarafça kabul edilmemek suretiyle kesinleşmediği gibi davacının çıkardığı kesin hesap cetveli altına itirazi kayıt koyduğundan kendisini bağlayıcı bir nitelik kazanmamış olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2 - Taraflar arrasındaki uyuşmazlık, kesin hesabın çıkarılmasından ve ayrıntılarından kaynaklanmıştır. Davaya konu edilen alacak kalemlerinin gerçekten mevcut olup olmadığının saptanması mahkemenin çıkaracağı kesin hesapla mümkündür. Öte yandan, taraflar arasındaki Sözleşmenin 2/F maddesinde Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi'nin sözleşmenin eklerinden olduğu yazılıdır. Sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte olan 1932 tarihli Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 33. md. de davacının ara hakedişleri imza ederken itirazlarını bağlayacağı kağıtta belirterek ve bu kağıttaki itirazları kaydıyla sözlerini yazması gerekir. Aksi halde ara hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Ancak bu Şartnamenin 34/2. madde hükmü gereğince kesin hesapta metrajlar hesabedilirken ara hakedişlerdeki miktarlara itibar edilmeyeceğinden, metrajların ataşman ve tutanaklardaki ölçümlemenin kesin hesap aşamasında esas alınması icabeder. Bundan başka ara hakedişlerin yüklenici tarafından imza edilmesinden sonra iş sahibinin üzerini çizerek yeniden hakedişe yazdığı miktarlara itirazı kayıt konması beklenemiyeceğinden, kesin hesap çıkarılırken gerçek durumun gözönünde bulundurulması zorunludur.
O halde, ara hakedişlerde yapılan ceza kesintisi ve fiyat farkları gibi işlemler yüklenici tarafından itiraz edilmediği ve sonradan iş sahibince değiştirilmediği taktirde, yüklenici açısından kesinleşmiş olur. Şartnamenin anılan bu hükmü HUMK.nun 287. maddesinde belirtildiği üzere delil sözleşmesi niteliğinde olup görevinden ötürü mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulmalıdır.
Tüm bu yönler gözönünde tutularak ve temyiz aşamasında davalının bildirdiği İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesi'nin 1987/543 esas sayılı dava dosyası ile tüm ihale dosyası celp ve tetkik edilerek gerektiğinde davaların birleştirilmesinin gerekip, gerekmediği konusunda da bir karar verilmek ve tarafların iddia ve savunmalarıda değerlendirilmek suretiyle işin kesin esası çıkarılmalı, HUMK.nun 284. madde hükmü gereğince aynı bilirkişilerden veya yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde tasfiye kesin hesabını gösterir bir rapor alınmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, hükmün ikinci bendde gösterilen nedenlerle temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 11.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 8.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.