Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1988/2698
K: 1989/1768
T: 06.04.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Ankara 11. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 22.2.1988 tarih ve 285-104 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebep ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle davalıya tevdi edilen kolye ve teferruatının iade edilmediği ihtilafsız olup bu durumda BK.nun 42. madde hükmü gereğince uğranılan zararın ispat yükü davacıya ait olmasına, davacının bu konuda yeterli deliller ibraz etmemiş ve dinlettiği tanıklar ise akma narin taşının iddia edildiği gibi hakiki ve çok değerli olduğu hususunda görgüye dayanan herhangi bir beyanda bulunmamış olmalarına, bu nedenle aynı Kanunun 43. madde hükmüne uygun olarak hayatın olağan akışı davalıya ait hatanın ağırlığı gözetilmek suretiyle uğranılan zarar bu işten anlayan bilirkişilerden bilgi alınmak suretiyle mahkemece takdir edilmiş olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Dava dilekçesinde, davalıya teslim edilen malzemelerin aynen iadesi istenmiştir. Bu malzemeler içinde davalıya işlenmek üzere verilmiş 22 ayar altın mevcut olup dava dilekçesinde bunun 14.40 gram miktarında bulunduğu bildirilmiştir. 30.11.1987 tarihli bilirkişi raporunda da aynı miktar 22 ayar altının davalıya teslim edildiği hususu belirtilerek bunu dava tarihindeki değerinin 158.400 TL.bulunduğu tesbit edilmiş ve mahkemecede anılan tutara hükmedilmiştir.
Oysa altın, piyasada serbestçe alınıp satılan ve her zaman temini mümkün olan misli eşyadandır. Davacı öncelikle aynen iadeyi istediğine göre, mahkemece aynen iadeye hükmedilmesi gerekir. Çünkü aynen iade olanaklı bulunduğu durumlarda buna ilişkin ilamında İİK.nun 24. madde hükmü çerçevesinde yerine getirilmesi mümkün bulunmaktadır. Mahkemenin bu yönü gözetmeksizin altının dava tarihindeki değerine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3 - Davacı vekili, müvekkilesinin genç bir kadın olduğunu, büyükannesinden hatıra olarak kendisine kalan taştan bir kolye yaptırmak için, malzemeleriyle birlikte davalıya teslim edildiğini, büyükannesinin hatırasını taşımak istemi, sevinci ve gururu içerisinde beklentisine ulaşamadığını ileri sürerek uğradığı üzüntüden dolayı 1.500.000 TL. manevi tazminatın ödetilmesini dava etmiştir. Davalı, bu işi meslek edinmiş, Ankara Atatürk Bulvarı gibi bir yerde ve kuyumcular çarşısında bir yeri bulunan ve bu konularda yeteri kadar güven veren bir kişi olarak düzenlenmek üzere kendisine teslim edilen kolyeyi kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediği, takside unuttuğunu beyan etmesi olayın somut özelliği içinde davalı açısından ağır bir kusur teşkil eder. Öte yandan davacının yukarıda belirtilen ve üzüntüsüne dayanak yapılan beklentisi hayatın olağan akışına uygun olup korunması gerekli tabii hakkıdır. Gerçekten BK.nun 49. madde hükmü gereğince şahsi menfaatleri haleldar olan kimse hatanın hususi ağırlığı icabettiği takdirde karşı taraftan manevi tazminat isteyebilir. Bu hüküm aynı Kanunun 98. madde yollamasıyla tüm akitler için dahi geçerlidir. Diğer bir deyimle, sözleşme uyarınca üstlenilen işin yerine getirilmemesi halinde, alınanın geri verilmesi durumu olsa dahi yapılan sözleşmeye aykırı davranıştan meydana gelen sonucun ağırlığı bu iade veya tazmini ile giderilmiş olmaz. Özellikle karşı tarafın kusuru açık olduğu hallerde bu hükmün uygulama olanağı bulunduğu kabul edilmelidir.
Tüm bu yönler mahkemece gözardı edilerek davacı yararına manevi tazminat takdir edilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
 
SONUÇ : Yukarıda birinci bendde yazılı nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, iki ve üçüncü bendlerde açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 11.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davacıya iadesine, 6.4.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini