 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1988/2323
K: 1989/2225
T: 01.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Bandırma Asliye hukuk Hakimliğ)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen veriilen 30.3.1988 tarih ve 626-150 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulunun esas ve ek raporlarında gösterilen teknik yönlere ilişkin bilgilere, taraflar arasındaki sözleşmenin önce arsa sahiplerince 23.5.1984 tarihli ihtarla feshedilmiş ve davacı da yaptığı iş bedelinin ödetilmesini dava etmek suretiyle fesih yolunu seçmiş olmasına, bu durumda 3. şahıslara satılan arsa payllarına ilişkin davaların sonucunun bu davayı etkilemiyeceğinden birleştirilme isteminin reddedilmesinde yasaya bir aykırılık bulunmamasına, proje bedellerinin mahkemece takdir edilmiş olmasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 ) Davalıların davacıya gönderdikleri 23.5.1984 tarih ve 6695 sayılı ihtarmamede, akti feshettiklerini açıkca bildirmişlerdir. Davacının yapımını üstlendiği inşaata yaptığı giderler ve müteahhit karı ile ilgili alacağı anılan fesih tarihinde istenebilirlir (muacceliyet) kazandığı ortadadır. Diğer bir deyimle, davacı bu tarihten başlayarak zamanaşımı süresi içinde alacağının ödetilmesi için dava açma hakkını elde etmiştir. Anılan tarihlerde Türkiye genelinde yaşanan enflasyon nedeniyle alacağın tahsili talebinin geikmesinden doğan fiyat artışlarından borçlu davalıların sorumlu tutulması olanaksızdır. Davacının alacağı fesih tarihinde istenebilir durumda olmasına rağmen uzun süre bekleyerek ödetme davasını açtığı tarih itibariyle isteme hakkı doğduğu düşünülemez (BK. m. 98 ve 44).
O halde, mahkemece alacağın muaccel olduğu tarihteki rayiç değerler esas alınarak ödetme kararı vermek yerine dava tarihindeki bedellere göre bilirkişilerin çıkardıkları alacağa hükmedilmesi yanlıştır.
3 ) Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporuna bağlı metraj cetvelinde çatı katı ile ilgili davacı alacağı hesap edilerek ödetmeye dahil edildiği görülmüştür. Oysa çatı katı inşaatı temel üstü ruhsatında yer almadığı gibi irtifak listesinde de yazılı değildir. Öte yandan davalılar dahi çatı katının sonradan yıkıldığını savunmuşlardır.
Mahkemece bu yön üzerinde durularak gerekli incelemenin yapılmamış olması usul ve yasaya aykırıdır.
4) Mahkemenin gerekçeli kararında KDV. çıkarıldıktan sonra bakiye 195.645.659 TL. nın ödetilmesine karar verildiği halde, tefhim edilen kısa kararda KDV. hariç 193.988.918 TL. yazılmış olması ve bu suretle her iki karar arasında çelişki yaratılması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarda 1. bentde açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2, 3 ve 4. bendlerde yazılı nedenlerle kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 1.5.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.