 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1988/2170
K: 1989/1044
T: 06.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Bakırköy Asliye 6. Hukuk Hakimliğince görülerek reddine dair verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekilleri, davalı ile yapılan 4.1.1978 tarih ve 1023 sayılı inşaat sözleşmesi gereğince kat karşılığı inşaatın kararlaştırılansürede tamamlanıp teslim edilmediğinden akdin feshine, tapunun iptaline ve yapılan inşaatın (kal ve hedim) suretiyle eski hale getirilmesine karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı herhangi bir cevap vermemiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle taraflar arasında yapılan 4.1.1979 tarihli sözleşme altındaki davalı imzası noterce tasdik edilmiş olup; 3220 sayılı Kanunla Tebligat Kanununun 35. maddesine eklenen fıkra hükmünce tebligatın alınan madde hükümlerine göre yapılmasında usule aykırılık bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Yukarda anılan inşaat sözleşmesinin 3. maddesinde inşaat süresinin, temel üstü ruhsat tarihinden itibaren 20 ay olduğu yazılıdır. Başlangıçta inşaata ruhsatsız olarak başlanmış ise de, daha sonra Belediye Encümeninin 13.3.1980 tarih ve 78/7-15 sayılı kararına göre inşaata cezalı olarak devam edilmiş ve 8.4.1980 tarihli temel üstü ruhsatı verilmiştir. Bu tarihe 20 aylık sürenin ilavesi halinde inşaatın en geç 8.12.1981 tarihinde ikmal edilerek davacılara ait bağımsız bölümlerin kendilerine teslimi gerekir. Bunlara rağmen mahkemece mahallinde yapılan incelemeye ait 31.8.1987 tarihli bilirkişi raporunda inşaatın ancak % 33'lük bölümünün yapıldığı tesbit edilmiştir. Bundan başka davalı yüklenicinin inşaatı bu haliyle bırakıp el çektiği, yapı faaliyetinin tamamen durmuş olduğu dosya içeriğinden ve bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır.
Görülüyor ki, davalı yüklenici borçlu temerrüdüne düşmüş olduğundan davacıların B.K. 106. madde hükmü doğrultusunda seçimlik hakları doğmuştur. Bu cümleden olarak davacı arsa sahiplerinin işbu dava ile seçimlik haklardan akdin feshi yönünde iradelerini kullanmaları hukuken geçerli sonuçlar doğurur.
Somut olayın özelliği bakımından 25.1.1984 gün ve 3/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama olanağı bulunmadığı gözönünde tutularak ve çoğun içinde azın da var olduğu ilkesinden hareketle sözleşmenin geriye etkili şeklide feshine ve halen davalı adına tapuda kayıtlı bulunduğu anlaşılan A Blok 5. Kat 12/400 arsa paylı 16 numaralı bağımsız bölüm tapusunun iptaliyle 2/8 payının davacı Filiz İ. 3/84er paydan 6/8 payının da davacılar Cahide Y. ve Nezaket A. adına tesciline karar verilmelidir.
Mahkemenin bu yönleri gözetmeksizin yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar vermesi yanlıştır.
SONUÇ : Yukarıda 1. bente açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte gösterilen sebeplerden dolayı hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 6.3.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.