 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 2006/6190
K: 2006/7654
T: 28.06.2006
DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASI
KOMŞULUK HUKUKUNA AYKIRI DAVRANIŞ
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti : HUMK 409/son maddesine göre, işlemden kaldırılan davanın yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz kalması halinde 409/5. maddesi gereğince hüküm verilmelidir.
Taşınmaz malikinin taşkın kullanım ve komşuluk hukukuna aykırı davranışının tespiti için, taşkın kullanımın yasaya aykırı olması ve taşkın kullanım ile zarar arasından illiyet olması gerekir. Konu özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden konusunda uzman bilirkişiden kuşkuya yer vermeyecek bir rapor alınmalıdır.
(4721 s. MK m. 683, 1009, 1010, 1011)
(1086 s. HUMK m. 409)
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.04.2004 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 09.03.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davada, komşu taşınmaz maliki olan davalının mülkiyet hakkı sınırlarını aşarak kendi taşınmazına zarar verdiğini iddia eden davacı zararlandırıcı eylemin giderilmesini ve ortaya çıkan zarar tutarı olan 360.000.000 Liranın tahsilini istemiştir.
Davalı orta yerde zarar bulunmadığını, meydana geldiği iddia edilen zararın da doğal sulardan kaynaklandığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hükmü taraflar temyiz etmiştir.
Dava dosyasının işlemden kaldırılması ve davanın hangi durumlarda açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği HUMK.nun 409. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbirinin gelmemesi veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirmeleri durumunda davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilir.
Anılan hükmün 5. fıkrası uyarınca da işlemden kaldırılan davanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlanarak üç ay içinde yenilenmemesi halinde dava açılmamış sayılır ve mahkeme bu hususta kendiliğinden karar vererek kaydı kapatır. Yasa hükmünün son fıkrası gereğince de işlemden kaldırılmasına karar verilen ve sonradan yenilenen davanın ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılması halinde 5. fıkra hükmü doğrultusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; dava 23.06.2005 ve 29.09.2005 tarihli oturumlarda taraflarca takip edilmemiş, davacı tarafın davayı yenilemesi üzerine yargılama yürütülmüştür. Görülüyor ki; burada 409. maddenin son fıkrası hükmünün uygulanma olanağı yoktur. O yüzden mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi yasaya uygun değildir. Mahkemece yargılamaya devam edilerek çekişmenin esasının incelenmesi ve esas hakkında bir hüküm kurulması gerekir.
Yanlar arasındaki çekişmenin esasına gelince;
Türk Medeni Kanununun 730. maddesi malikin mülkiyet hakkının sınırlarını aşarak başkalarına zarar vermesi veya zarar verme tehlikesi yaratması halinde taşınmaz malikinin sorumluluğunu düzenlemiştir. Anılan hüküm uyarınca zarara uğrayan kişiler mevcut zararının parasal olarak giderilmesini ve eski halin yeniden iadesini veya zarar tehlikesi bulunduğu hallerde bunun önlenmesini dava yoluyla talep edebilir. Burada taşınmaz malikinin sorumluluğu kanunun emrettiği özen gösterme borcunun ihlaline dayanan bir kusursuz sorumluluk halidir. Taşınmaz malikinin taşınmazını taşkın olarak kullanıp başkasına bu şekilde zarar verip vermediğini tayinde malikin komşuluk hukukunun kendisine yüklediği mükelefiyetleri ihlal edip etmediğine, komşular arasında yerel örf ve adetin hoş karşılamayacağı davranışlarda bulunup bulunmadığına bakmak gerekir. Diğer taraftan anılan yasa hükmü gereği taşınmaz malikini sorumlu tutabilmek için orta yerde taşkın kullanma sayılan fiilin hukuka aykırı olduğunun, bir zararın ve ayrıca zararla taşkın kullanma arasında illiyet bağının varlığının saptanması gerekir. Kuşkusuz bunların açığa kavuşturulmasında HUMK.nun 275. maddesi uyarınca konunun özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle bilirkişinin oy ve görüşü önem kazanır. Ancak, dosyada yeralan bilirkişilerin bu konudaki raporları yukarıdan beri sayılan unsurların varlığı konusunda kuşku yaratmaktadır. O yüzden mahkemece konusunda uzman kişiler marifetiyle yerinde yeniden keşif yapılarak bilirkişiden hiçbir kuşkuyu gerektirmeyen ve mevcut raporlarda saptanan olgu ve vurguları karşılayacak yeni bir rapor alınmalı ve çekişmenin esası sonuçlandırılmalıdır.
Mahkemece tüm bu yönler bir yana bırakılarak uygulama yeri olmadığı halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün yukarıdan beri sayılan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün (BO Z ULMASINA), 28.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.