 |
T.C
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/2866
K: 2004/5254
T: 01.07.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YETKİSİZ TEMSİLCİ
- SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ
- AZLİN 3. KİŞİLERE DUYURULMASI
818 s. BK/34
Davacı H. A. vekili tarafından, davalı Ağabey A. aleyhine 5.6.2003 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.1.2004 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı, kendini vekil olarak temsil eden B. K.'yi azlettikten sonra satış vaadi sözleşmesinin yapıldığını sözleşmenin geçersiz olduğunu savunmuştur. Mahkemece, azledilen vekil tarafından yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu, hukuki sonuç doğuracak nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davalı, 29.6.2000 tarihli vekaletname ile, taşınmazında yapılmakta olan binada, kendisine ait 3 numaralı bağımız bölümün dilediği kişilere satışının yapılabilmesi için B. K.'yi vekil tayin etmiş, ancak 9.10.2001 tarihli vekaletname ile azletmiş ve bu azilname B. K.'ye 12.10.2001 tarihinde tebliğ edilmiştir. Temsil edilen tarafından azledildiğinden haberdar olan B. K., dava konusu dairenin davacıya satışını 8.4.2002 tarihli noterde düzenlenen sözleşme ile vaat etmiştir.
Temsil edilen, temsil yetkisi verildiğini, vekaletname ile üçüncü kişilere bildirdiği durumlarda, yetkinin geri alındığı da yöntemine uygun biçimde duyurmalıdır. Aksi halde, temsilci yetkisinin sona erdiğini bilerek hareket etmiş olsa bile, temsilcinin üçüncü kişilerle yapacağı sözleşmeden doğan hak ve borçlar temsil olunanın hukuk alanında doğar ve onu bağlar (Borçlar Ka-nunu'nun 34/111 m.) Davalı temsil olunan, temsilcinin vekaletten azledildiğini duyurmamış vekille satış vaadi sözleşmesi yapan davacının azli bildiğini, bilmesi gerektiğini el ve iş birliği içinde hareket ettiğini savunmamış ve ispat da etmemiştir. Bu durumda 8.4.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesinin davalıyı hukuken bağlayacağı kabul edilmelidir. Tüm bu açıklamalar karşısında davanın kabulüne karar vermek gerekirken reddi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 1.7.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.