 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 2003/1917
K: 200313412
T: 29.4.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAŞKIN İNŞAAT NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL
- İYİNİYET
- TAŞKIN İNŞAATIN KALICILIGI VE ANA YAPIYLA BAĞLANTISI
İçtihat Özeti: 1- Çapları düzenlenmiş parsellere taşan yapı sahipleri kuralolarak iyi niyetli kabul edilmezler.
2- Taşkın inşaata ilişkin kurallann uygulanabilmesi için, yapılan inşaatın sürekli kahcı biçimde yapılmış olması ve ana yapıyla arasında sıkı bir bağlantının bulunması gerekir.
(743 s. MK. m. 651)
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.12.2001 gününde verilen dilekçe ile Medeni Kanunun 651. maddesi uyarınca ayni hak tanınmasının ya da mülkiyetin verilmesinin istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.12.2002 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava; 743 sayılı Medeni Kanunun 651. maddesi uyarınca taşkın yer mülkiyetinin verilmesi ya da bu yer üzerinde ayni hak tanınması isteğine ilişkindir.
Mahkeme; davanın kabulüne karar vermiş, hükmü; davalı belediye vekili temyiz etmiştir.
Taşan yapı sahibinin Medeni Kanunun 651. maddesi uyarınca tescil ya da yararlanma hakkı tanınmasını isteyebilmesi için binanın iyi'niyetle inşa edilip edilmediğinin ve taşkın kısmın yıkılmasının aşırı zarar doğurup doğurmayacağının öncelikle araştırılması gerekir.
Medeni Kanunun 651. maddesinde yer alan inancın; subjekti iyi inanç olduğu kuşkusuzdur. Burada kural, taşkın yapı sahibinin tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi ya da beklenen bütün dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır.
Yargıtayın kökleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, çapları düzenlenmiş parsellere taşan yapı sahipleri kuralolarak iyi inançlı kabul edilmemektedir.
Bina sahibi inşaata başlamadan önce kendisine düşen bütün dikkat ve ihtimamı göstererek elindeki çapa göre yerinin nereye kadar olduğunu saptamak ve inşaatını ona göre yapmakla yükümlüdür.
Dosyada toplanan kanıtlara göre davacının bu koşul gereğini yerine getirdiğinden söz etme olanağı yoktur.
Davalı taşınmaz malikinin, taşkın yapıya ıttıladan itibaren onbeş gün içerisinde itiraz etmemiş olması davacıyı kendiliğinden "iyi inançlılevazım sahibi" durumuna getirmez. Yasak koyucu, anılan süre ile taşkın yapı sahibinin iyiniyet iddiasını önlemek için arsa malikine bir olanak sağlamıştır. Bu olanağın kullanılmamış otması mülkiyet hakkından kaynaklanan hak ve yetkilerin kullanmasını engellemeyeceği gibi taşkın yapı sahibi yararına da bir sonuç doğurmaz.
Taşkın yapıya ilişkin kuralların uygulanabilmesi için ayrıca; yapılan yapının sürekli kalıcı biçimde yapılmış olması ve ana yapıyla arasında sıkı bir bağlantının bulunması gerekir. Uyuşmazlığa konu olayda soğutma kuleleri olarak nitelendirilen tesisin, sürekli kalıcı biçimde yapılmış bir yapı olduğu ve ana yapıyla arasında sıkı bir bağlantı bulunduğu kanıtlanmadığı gibi kaldırılması halinde fahiş bir zararın doğacağından söz etmeye de olanak yoktur.
Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 275.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 29.4.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.