|
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E : 2002/7614
K : 2002/8017
T : 26.11.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
- ALACAK DAVASI
RESMİ ŞEKİLDE YAPILMAYAN TAŞINMAZ
SATIŞ SÖZLEŞMESİ
743 s. MK/634
818 s. BK/213
2644 s.TapuK/26
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 2.3.1998 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil olmadığı takdirde alacak istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 25.6.2002 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle layin olunan 26.11.2002 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. Ö. B. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra davacı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava; harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir.
Mahkeme; davanın reddine karar vermiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Medeni Kumumu 634, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri uyarınca resmi biçimde yapılmayan harici satış sözleşmeleri geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda davacı, ancak bu geçersiz sözleşme nedeniyle davalıya verdiğini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilir.
Bu açıklamadan sonra uyuşmazlığa konu olay değerlendirilecek olursa; davacının ayın isteğinin reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı dayanağı harici sözleşme davacı lehine bir hak doğurmayacağından ve doğmamış bulunan bir hakkın temliki de sözkonusu olamayacağından, davacının temlikte bulunduğu Ö. A. isimli kişiye yapılan temlike değer verilmemesi ile ilgili temyiz itirazları da yerinde bulunmamıştır. Keza davacının bedel isteğine yönelik terditli talebinin 2.250.000.000 liralık kısmı ile ilgili olarak; davacının bu miktar parayı elden davalıya ödediğini usulünce kanıtlayamaması, davalının da bu miktar parayı davacıdan almadığına dair davacı tarafça teklif edilen yemini kabul ve eda etmesi nedeniyle verilen red kararında da bir isabetsizlik yoktur. Ancak;
Satış bedelinin bakiye kısmı için, ciro edilmek suretiyle davalıya teslim edildiği söylenen müşteri çekleri hususunda mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm tesisi için yeterli bulunmamıştır. Evrak arasına dökümü sunulan çeklerden hangilerinin davacı tarafından davalıya teslim edildiği, davalıya teslim edildiği kanıtlanan çeklerden hangisinin davalı tarafından 3. kişilere ciro edildiği, hangisinin bizzat davalı tarafından bankaya ibraz edilip tahsil edildiği veya edilemediği, tahsil edilemeyenler için icra takibi yapılıp yapılmadığı, davacıya iade olunup olunmadığı anlaşılamamaktadır. Banka yazılarından ve takas odası yazılarından, ise bir kısım çeklerin davalının ciro ettiği kişilerce tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece tarafların delilleri tümüyle toplandıktan sonra sözkonusu harici satış uyarınca davacı tarafından davalıya ciro edilen çekler dolayısıyla, davalının malvarlığında davacı aleyhine ne kadar artış olduğunun bilirkişi raporuyla, yargısal denetime olanak verecek biçimde saptanmasından sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile bedel isteğinin tümden reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 250.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 26.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.