 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 2002/3152
K: 2002/3661
T: 10.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· MECRA HAKKI
İÇTİHAT ÖZETİ: 743 s. MK hükümlerine dayanarak su yolu geçit hakkı istemiyle açılan bir davada; yararına mecra irtifakı kurulan taşınmazın başka yerden veya motopompla sulama olanağının bulunup bulunmadığı araştırılmadan, tüm alternatifler değerlendirilmeden hüküm kurulması ve kullanılan sulama borularının genişliği ile orantılı olmayacak şekilde 5 m. eninde mecra irtifakına karar verilmesi doğru değildir.
(743 s. MK. m. 668)
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.10.2001 gününde verilen dilekçe ile mecra hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.12.2001 günlü hükmün Yargı tayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, 9, 736 ve 737 parsel sayılı taşınmazlar yararına 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mecra irtifakı kurulması isteğinde bulunmuştur. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya ait 737 parsel yararına 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mecra irtifakı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Medeni Kanununun 668. maddesi uyarınca mecra hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Anılan madde gereğince "Gayrimenkul sahipleri, oluşacak zararın tamamının peşin olarak tazmin edilmesi koşuluyla mülkünün altından veya üstünden su yolu, gaz ve elektrik boruları geçirilmesine, bunların başka yerden geçirilmesi olanaksız olur veya çok fazla harcamayı gerektirir ise izin vermeye mecburdur..."
Mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkin davalarda, istemin özelliği gereği bir irtifak hakkı olmakla birlikte özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması sebebiyle aşağıdaki hususların üzerinde durmak gerekmektedir. Şöyle ki;
1-Öncelikle davacının su yolu gereksiniminin bulunup bulunmadığı saptanmalıdır.
2-İrtifak hakları taşınmazların leh ve aleyhine kurulduğundan, leh ve aleyhine irtifak hakkı kurulacak taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması sağlanmalıdır.
3-İrtifak hakkının kurulabilmesi için öncelikle, çevre taşınmazların tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca taraf yararları da gözetilerek, en az masrafı gerektiren ve bundan da en az zarar görecek kişi ve taşınmaz üzerinden bu hak kurulmalıdır.
Mecra irtifakının bağlanacağı su yolu ya da kaynağı ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlanmalıdır.
Su yolunun niteliği, suyun nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği, ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir.
İrtifak bedeli, taşınmazların niteliğine göre atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif ölçütler esas alınarak saptanmalı ve bedel hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmelidir.
Somut olayda; davacı, kullanımında bulunan 736, 737 ve 9 parsel sayılı taşınmazların tarım arazisi olduğunu, bu taşınmazların sulama ihtiyacının davalıların murisinin izni doğrultusunda davalı parselden geçirilen su borularının yardımıyla sağlandığını belirterek, boruların bulunduğu kısımdan mecra irtifakı kurulması isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, taşınmaz başında yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporları doğrultusunda, davacıya ait 737 parsel sayılı taşınmaz yararına davalılara ait 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 16.10.2001 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde ve 1.50 metre derinliğinde 5 metre genişliğinde mecra irtifakı kurulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda, yararına mecra irtifakı kurulan taşınmazın başka yerden veya motopompla sulama olanağının bulunup bulunmadığı araştırılmadan, tüm alternatifler değerlendirilmeden hüküm kurulması ve kullanılan sulama borularının genişliği ile orantılı olmayacak şekilde 5 metre genişliğinde mecra irtifakı kurulmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hüküm bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının yatırana geri verilmesine, 10.5.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.