 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 2001/8439
K: 2001/8884
T: 25.12.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
743/m.169
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 8.6.2000 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.3.2001 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Tüpraş Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava; davacıya ait taşınmazdaki ipotek kaydının, davacının kocasının davalı şirkete olan borcundan dolayı kurulduğu, ipotek kurulurken Medeni Kanunun 169. maddesi uyarınca hakim izni alınması gerekirken alınmadığı gerekçesi ile ipoteğin silinmesi isteğine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kabulüne, karar vermiş, hükmü, davalı şirket vekili temyize getirmiştir.
İpoteğin kuruluşuna ilişkin 19.2.1997 tarihli resmi senette, ipoteğin davacı tarafından, kocası Şahin ......nin davalı şirket adına kayıtlı gayrimenkullerin bakım, onarım ve icarına karşılık borçlandığı ve borçlanacağı miktarın 3.400.000.000 TL.lik kısmının teminatını teşkil etmek üzere davalı şirket lehine kurulduğu anlaşılmıştır.
Medeni Kanuna göre, esas olarak eşler arasında mal ayrılığı caridir. Ancak sözleşme ile eşler mal birliği veya mal ortaklığını kabul ederlerse, Medeni Kanunun 169. maddesi uygulanabilir. Şahsi mal ise, mal birliğinin söz konusu olduğu hallerde, evlenme sırasında veya sonradan yapılan sözleşme ile kadına bırakılan mallardır. Olayda bunların hiçbirisi gerçekleşmemiş veya ileri sürülmemiştir. O halde, mal ayrılığı rejiminin varlığını kabul etmek gerekir. Mal ayrılığında ise, Medeni Kanunun 169. maddesinde sözü edilen Sulh Hakiminden izin alma zorunluluğundan bahsedilemez.
Kaldı ki; Medeni Kanunun 169 ncu maddesinin sadece borçlandırıcı işlemleri kapsadığı yargısal uygulama ve öğretide genel kabul görmektedir. Oysa ipotek işlemi borçlandırıcı işlem değil tasarrufi işlemdir. Bu nedenle, Medeni Kanunun 169 ncu maddesi uyarınca hakim onayına gerek bulunmamaktadır. ( Bkz.Ali ......., Medeni Kanunun 169. Maddesi üzerine bir inceleme, Yargıtay Dairesi, Ocak-Nisan/1991, C:17, S.1-2 )
Açıklanan bu hususlar göz önüne alınmadan aksine bazı düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 25.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.