 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 2001/767
K: 2001/1205
T: 19.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TESCİL
* OBJEKTİF DAVA BİRLEŞMESİ
* MAHKEMENİN GÖREVİ
Karar özeti: Sözleşmeden kaynaklanan davalarda mahkemenin görevi, tarafların özgür iradeleri ile sözleşmede belirledikleri değere göre tesbit olunur. Keza davada objektif dava birleşmesi söz konusu ise, mahkemenin görevi sözleşmelerde belirlenen değerlerin toplamı esas alınarak saptanır.
(1086 s. HUMK. m. 3/1)
(Y.HGK. Kararı - 14.2.1996 tarih ve 1995/14-963-1996/69 s.)
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.5.2000 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı cebri tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 23.10.2000 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalıların bir kısmı davayı kabul etmiş, bir kısmı ise satış bedelinin ödenmediği savunmasında bulunmuştur.
Mahkeme, satış vaadi sözleşmesine dayalı cebri tescil davalarında, sözleşmede belirlenen değerin esas alınacağını, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığını ve sözleşmede belirlenen değerin 135.000.000.-TL. olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiş, hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
HUMK.nun 3/1 maddesinde müddeabihin birden fazla olması halinde Mahkemenin görevinin ne şekilde belirleneceği düzenlenmiştir. Bu hüküm "Müddeabih, birden ziyade ise miktar ve kıymetlerinin mecmuu esas ittihaz olunur..." şeklindedir. Bu hüküm, birden fazla müddeabihin bir dava dilekçesi ile istenmesi hali içindir. Objektif dava birleşmesinin söz konusu olduğu durumlarda mahkeme tahkikatın daha iyi yapılması için birden fazla davanın ayrılmasına karar verse dahi bu ayırmanın HUMK.nun 3. maddesinin lik fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen göreve bir etkisi olmaz.
Somut olayda, davacı kök muris adına kayıtlı dava konusu taşınmazda muristen intikalen gelen miras hak ve hisselerinin bir kısmını diğer mirasçılardan satın almıştır. Bunun için her mirasçı ile ayrı bir satış vaadi sözleşmesi yapmıştır. 11.1.1999 tarih ve 140,141 ve 142 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmelerindeki satıcı mirasçılara husumet yönelterek aynı dava dilekçesi ile bu kişilerin hisselerinin iptali ile adına tescil istemiştir. 140,141 ve 142 yevmiye numaralı sözleşmelerin herbirinde satış bedeli 135.000.000.-TL. olarak belirlenmiştir. Bu şekilde açılan davada objektif dava birleşmesi söz konusudur.
Sözleşmeden kaynaklanan davalarda mahkemenin görevinin, tarafların özgür iradeleri ile sözleşmede belirledikleri değere göre tespit edileceğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.2.1996 tarih ve 1995/14-963-1996/69 sayılı kararı ile HUMK.nun 3. maddesinin ilk fıkrasının birinci cümlesi hükmünün somut olayda birlikte uygulanması gerekir. Davacı, davalılarla yaptığı 3 adet satış vaadi sözleşmesine dayandığına ve her sözleşmede satım değerinin 135.000.000.-TL olarak belirlenmesine ve HUMK.nun anılan 3. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi hükmüne göre bu sözleşmede kararlaştırılan değerlerin toplamı esas alınarak saptanan toplam değere göre dava tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 19.2.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.