 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 2001/1045
K: 2001/1602
T: 2.3.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.18
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.12.1998 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki haciz ve ihtiyati tedbir şerhlerinin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.4.2000 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Ali ve Gürbüz vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR : Davacı, dava konusu taşınmazı davalı Orhan'dan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, ancak tapu kaydında diğer davalılar yararına haciz ve ihtiyati tedbir şerhlerinin bulunması nedeniyle lehine tescil işleminin yapılamadığını ileri sürerek haciz ve ihtiyati tedbir şerhlerinin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Orhan davaya cevap vermemiş, diğer davalılar ise borçlu malik Orhan'ın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı şekilde davacıya satış vaadinde bulunduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, haciz ve tedbirlerin satış vaadi sözleşmesinin yapılmasından sonra konulduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, satış vaadi borçlusu Orhan'ın alacaklıları olan davalılar Ali ve Gürbüz vekili temyize getirmiştir.
Tapu kütüğüne şerhedilmiş bulunan haciz ve ihtiyati tedbir kararları ve bunların dayandığı borçların kaynağını davalı Orhan'ın, H. Bank ve V Bank'tan almış olduğu ticari krediler oluşturmaktadır. Davalılar Ali ve Gürbüz kredi sözleşmelerini kefil sıfatıyla imzalamışlardır. Davalı Orhan'ın bankalara kredi borcunu ödememesi üzerine kefiller ödemede bulunmuş ve sonra ödediklerini icra yoluyla Orhan'ndan tahsili yoluna gitmişler, bunun sonucu olarak taşınmaz kaydına dava konusu haciz ve ihtiyati tedbir şerhlerini koydurmuşlardır. Bu şerhlerin tapuya yazılması satış vaadi sözleşmesinin yapılmasından daha sonraki bir tarihe rastlamakta ise de borcun sebebini oluşturan ticari kredi sözleşmeleri satış vaadi sözleşmesinden daha önceki bir tarihte yapılmıştır. Davalı icra takibi alacaklıları da, davanın başından itibaren satış vaadinin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürmektedirler. Mahkemece, borcun daha önce doğduğu hususu ile alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaa savunması üzerinde durulmadan ve tarafların buna yönelik delilleri toplanıp değerlendirilmeden yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 2.3.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.