 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 2000/3385
K: 2000/3765
T: 26.5.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL
Karar Özeti: Henüz gerçekleşmiş bir zararın bulunmadığı, davacının dahi daha ilk celsede, davalının parseline dikilen kavak ağaçlarının ilerde kendi tarlasına zarar verme ihtimali bulunduğunu beyan ettiği anlaşıldığına göre, davanın reddine karar vermek gerekirken,ileride zarar vereceğinden bahisle kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
(Y.HGK. 28.11.1951 tarih ve 106/206 s.)
(743 s. MK. m. 664)
Davacı tarafından davalı aleyhine 29.4.1999 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda;
Davanın kabulüne dair verilen 16.7.1999 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, davalının parseline diktiği ağaçların kendisine ait taşınmazlara zarar verdiğini ileri sürerek, ağaçların kaldırılması suretiyle elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilince hükmü temyize getirmiştir.
Dava konuşu kavak ağaçlarının davalıya ait çap kapsamında kaldığı, dal ve köklerin davacının mülkiyet alanına tecavüz etmediği, ancak sözkonusu kavak ağaçları yetiştiği zaman boy yönüyle yüksek olup komşu tarlaya gölge yaparak zarar verebileceği uygulama, ve uzman bilirkişi raporu ile anlaşılmıştır. Medeni Kanunun 618. maddesi gereğince herkes malik olduğu taşınmazda dilediği gibi tasarruf edebilir. Davalının kendi taşınmazına diktiği ağaçların komşu taşınmaza gölge yapması, Medeni Kanunun 661. maddesinde öngörülen biçimde bir taşkınlık sayılamaz. Medeni Kanunun 664. maddesi uyarınca ağaç dal ve köklerinin ancak komşu taşınmaza tecavüz ettiği ve zarar verdiği takdirde kal'i istenebilir. Anılan bilirkişi raporunda ise ağaçların yol açtıkları bir zarardan değil muhtemel bir zarardan söz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 28.11.1951 tarih, 106/206 sayılı kararında da "Medeni Kanunun 664. maddesinin uygulanabilmesi için zararın meydana" gelmiş olması şarttır; ileride husule gelmesi muhtemel bir zararın giderilmesi istenemez" denilmektedir. Esasen, mahkemeler kural olarak ileride gerçekleşebilecek veya gerçekleşme olasılığı bulunan olay ve ilişkiler konusunda önceden karar veremezler.
O halde, henüz gerçekleşmiş bir zararın bulunmadığı davacının dahi ilk celsede davalının diktiği kavak ağaçlarının ileri de kendi tarlasına zarar verme ihtimali vardır şeklinde beyanda bulunmuş, olması gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekirken ağaçların ileride zarar vereceğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı yerinde görülmekle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 26.5.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.