 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E : 1999/88
K : 1999/2011
T : 16.3.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.7.1997 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 6.10.1998 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.3.1999 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av.Ekrem K... ile karşı taraftan davalı Mesut G... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapılan binada inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılan bağımsız bölümlerden çekişmeli olanının yükleniciden satın alımına dayalı tescil ve tapunun geç verilmesi nedeniyle uğranılan kira kaybı dolayısıyla tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkeme; çekişmeye konu 13 No.lu dükkanın, eksik işlerin tamamlanması ve iskan koşulunun gerçekleştirilmesi bakımından teminat teşkil ettiğini, bu koşullar gerçekleşmediğinden tescil istenemeyeceğini, çekişmeye konu dükkanın davacıya teslim edilmiş bulunması itibariyle de fiilen teslim edilmiş bu yer için kira kaybı dolayısıyla tazminat
istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar vermiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamı, yapılan yargılama ve toplanan kanıtlar itibariyle davacı vekilinin aşağıda açıklananlar dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak, aşağıda gösterilen hususlarda araştırma ve inceleme yapılmadan tescil isteğinin reddine karar verilmedi doğru görülmemiştir. Şöyle ki; kural olarak, arsa sahibi ile yüklenici arasında arsa payı karşılığı inşaat yapılması hususunda sözleşme düzenlendiğinde ve sözleşme koşulları yerine getirildiğinde yüklenici kişisel hak kazanır. Yüklenici bu kişisel hak kazanır. Yüklenici bu kişisel hakka dayanarak, arsa sahibinden sözleşme uyaranca
kendisine bırakılan bağımsız bölümlerin mülkiyetlerinin adına nakledilmesini isteyebilir veyahutta Borçlar Yasasının 162 ve izleyen maddeleri uyarınca, yazılı olmak koşulu ile arsa sahibinin rıza ve muvafakatini almaya gerek görmeden söz konusu kişisel hakkını üçüncü kişilere temlik edebilir, üçüncü kişi de, gerek sözleştiği yükleniciye ve gerekse arsa sahibine karşı bu kişisel hakkı ileri sürme olanağına sahiptir. Bu nedenledir ki, kendisine satılan bağımsız bölüm veya bölümlerin mülkiyetlerinin adına nakledilmesini isteyebilir.
Yüklenici veya halefi olan üçüncü kişinin tescil isteyebilmesi için yüklenicinin edimini eksiksiz olarak yerine getirmesi gerekir. Eğer yüklenici edimlerini tamamen yerine getirmemiş ise; bu noksan bıraktığı işler de pek az bir boyutta bulunur, bir başka anlatımla arsa sahipleri açısından tahammülü mümkün ölçülerde eksiklik kalırsa; bu eksikliklerin yükleniciden bağımsız bölüm satırı alan kişi veya kişiler tarafından tamamlanması veya tutarının para olarak ödenmesi suretiyle noksanlığın karşılanması hallerinde bağımsız bölüm alan bu kişi veya kişilerin tescil isteme haklarının varlığı kabul edilebilir.
Somut olayda ise yüklenicinin inşaat sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini arsa sahiplerine karşı yüzde itibariyle ne oranda yerine getirdiği, bilirkişi raporunda bu hususta bir açıklık bulunmaması nedeniyle anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla yüklenicinin noksan bıraktığı edimlerin paraya dönüştürülmek suretiyle davacılar tarafından karşılanmasının arsa sahipleri açısından katlanılabilir boyutlarda olup olmadığı bilinememektedir.
Bu itibarla, uzman bilirkişiden yüklenicinin noksan bıraktığı edimlerin tüm edimlerine olan oranının yüzde olarak belirlenmesi için rapor alınması, noksan bırakılan edimlerin pek cüzi boyutta kaldığının anlaşılması halinde; bu noksanlıkların tamamlanması veya tutarının mahkemece gösterilecek yere yatırılması hususunda davacıya Borçlar Yasasının 81.maddesi uyarınca önel verilmesi, keza yüklenici tarafından yerine getirilmesi kabul edilmiş olan iskanla ilgili eksikliklerin de davacı tarafından karşılanması için uygun önem verilmesi, bu koşulların oluşumu halinde tescil isteğinin kabulü aksi takdirde reddi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan tescil isteğinin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 20.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 16.3.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.