Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1999/8622
K: 1999/9376
T: 29.12.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


  • KOMŞULUK HUKUKU
  • MÜDAHALENİN MENİ VE KAL
  • ISLAH
ÖZET: 1- Bir ağacın dalları ve kökleri ancak komşusunun mülküne geçip de zarar verdiği taktirde kesilip kaldırılabilir. Bu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi zorunludur, ilerde husule gelecek muhtemel zararın giderilmesi istenemez.
2- Islah davanın taraflarından birinin usule ilişkin olarak yaptığı işlemi tamamen veya kısmen düzeltmesidir. Tek taraflı bir irade açıklaması ile yapılır ve karşı tarafın muvafakatına bağlı değildir. Her ne kadar taraflar karşı tarafın muvafakati olmadan iddia ve savunmalarını değiştiremez ve genişletemezlerse de, iddia ve savunmanın ıslah yoluyla kısmen veya tamamen değiştirilmesi veya genişletilmesi mümkün olabilir.
(743 s. MK. m. 618, 661, 664)
(1086 s. HUMK. m. 83)
Davacı tarafından, davalı aleyhine 23.7.1990 ve 24.7.1991 gününde verilen dilekçeler ile elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilerek görülen davada ise tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 19.7.1999 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı (karşı davacı) Salih tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı Mehmet'in davasının artık 2402 parselde malik olmaması ve bir hakkının da bulunmaması nedeniyle husumet yönünden reddine davacı Muharrem'in komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle elatmanın önlenmesi ve kal davasının kabulüne karşılık davacı Salih'in önce tapu iptali ve tescil istemiyle açtığı daha sonra yargılama sırasında ıslah ederek elatmanın önlenmesi davasına çevirdiği davasının ise, bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hükmü davalı - karşılık davacı temyize getirmiştir.
Komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal davasında, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile hükme dayanak yapılan bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Medeni Kanunun 618. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse o şeyde kanun dairesinde dilediği gibi tasarruf edebilir. Kamu hukukuna ilişkin kısıtlamalar dışında bir kimsenin kendi mülkünde ağaç dikmesini ve ondan yararlanmasını engelleyen bir hüküm yoktur. Malik olduğu taşınmazdan ağaç dikmek suretiyle yararlanan kişinin bu tasarrufu kural olarak Medeni Kanunun 661. maddesi şümulüne giren bir taşkınlık sayılmaz. Ağaçların dal ve kökleri komşu taşınmazına geçmez ve gölge ile zarar verme durumu ortaya çıkar ise o zaman Medeni Kanunun 661. maddesinin uygulanması söz konusu olabilir. Bu durumda şartlar üzerinde durmak gerekir. Aynı Kanunun 664. maddesinde ağaçlarla dal ve kökleri hakkında özel bir düzenleme getirilmiştir. Sözü edilen madde hükmüne göre bir ağacın dalları ve kökleri ancak komşunun mülküne geçip de zarar verdiği takdirde kesilip kaldırılabilir. Anılan maddeye göre bu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Davacı, davalı taşınmazında bulunan ağaçların kendi taşınmazına zarar verdiğini iddia ettiğine göre, mahkemece Medeni Kanunun 664. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yapılarak, taşınmaz başında dinlenecek uzman ziraatçi bilirkişi aracılığı ile sınıra yakın dikildiği belirtilen ağaçların kök ve dalları ile davacı taşınmazına taşıp taşmadığının, gölgeleme yapmak suretiyle davacı taşınmazına zarar verip vermediğinin açıkça saptanması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Uzman bilirkişiden eğer bir zarar var ise bu zararın taraf taşınmazlarının konumuna niteliklerine, yöresel örf ve adetlere özellikle teknik ziraat kurallarına göre hangi önlemlere başvurulmak suretiyle giderilebileceği konusunda bilimsel ve gerekçeli rapor alınarak, raporda önerilen önlem ya da önlemlerden olaya en uygun düşenine ve adil olanına hükmetmek gerekir. Ancak, açıklandığı gibi burada zararın meydana gelmesi şarttır. İleride husule gelecek muhtemel zararın giderilmesi istenemez. İşte bu yönler gözetilmeden, eksik araştırma inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmediğinden, davalı-karşılık davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde olup hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Karşılık davaya gelince; karşılık davacı davasını önce tapu iptali ve tescil davası olarak açmış, ancak safahatta nizalı kesimin kendi parselinin çapı içerisinde kaldığını anlaması üzerine bozma kararından önce verdiği 28.10.1998 tarihli dilekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminden vazgeçerek, dava konusu olan kısma davacı-karşılık davalıların elatmaları nedeniyle davasını elatmanın önlenmesi davası şeklinde görülmek üzere ıslah ettiğini bildirmiştir. Karşılık davacının bu talebi bozmadan önce yargılamayı uzatmaya yönelik bir istek niteliğinde görülerek reddedilmiş, bozma üzerine ise, bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı gerekçesi ile reddedilmiştir. HUMK.nun 83 vd. maddeleri uyarınca ıslah, davanın taraflarından birinin usule ilişkin olarak yaptığı işlemi tamamen veya kısmen düzeltmesidir. Islah tek taraflı bir irade açıklaması ile kullanılır ve karşı tarafın muvafakatına da bağlı değildir. Taraflar karşı tarafın muvafakati olmadan iddia ve savunmaları değiştiremez ve genişletemezler. Ancak ıslah yolu ile iddia ve savunmanın kısmen veya tamamen değiştirilmesi veya genişletilmesi mümkün olabilir. Şu hale göre, karşılık davacının dava açıldıktan sonra sebebinde, delillerde ve usule ilişkin diğer işlemlerde ıslah yolu davasının mahiyetini tamamen değiştirebilmesini mümkün olmasına ve bu ıslah talebini de bozmadan önce yaptığının anlaşılmasına, bu konuda yasal bir engel bulunmamasına göre, karşılık davacının bu talebi ile ilgili gerekli araştırma ve inceleme de yapılmak suretiyle oluşacak duruma göre bir karar verilmek gerekirken, yazılı nedenlerle karşılık davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı karşılık davacının bu konudaki temyiz itirazları da yerinde olduğundan karşılık davanın reddine ilişkin hükmün de açıklanan bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı-karşılık davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINI), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 29.12.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • E-satış u yap a girdim. satışa çıkacak ve satışda olan ilanlara tıklayatrak sayfasına girdim buradaki izlemeye al butonu gördüm ve bastım fakat i 
  • 26.04.2024 21:39
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini