 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1999/6689
K:1999/6622
T:12.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
GEÇİT HAKKI
FEDAKARLIĞIN DENKLEŞTİRİLMESİ
ÖZET Bir geçit hakkı davasının çözümünde, geçit yeri, lehine geçit istenen taşınmaz malikinin subjektif durumuna ve kişisel arzularına göre değil, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir hukuk ilkesi olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi uyarınca objektif esaslara göre belirlenmelidir.
(743 s. MK. m. 671)
Davacı Hasan tarafından, davalılar aleyhine 14.6.1996 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.5.1999 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Medeni Kanunun 671. maddesi "Tariki Amme çıkmak için kafi bir yolu bulunmayan gayrimenkul sahibi tam bir ivaz mukabilinde komşularından kendisine geçmek için münasip bir yerin terkini talep edebilir. Bu hak mülklerin ve onlara giden yolların evvelki hallerine göre bu yolun nereden geçmesi lazım geliyorsa oranın malikine ve icabında bu yolun açılmasından en az mutazarrır olan kimseye karşı kullanılır. Bu yolun tayininde iki tarafın menfaatleri gözetilir. "hükmünü içermektedir.
Bir irtifak niteliği arzetmekle birlikte, Medeni Kanunun bu hükmünün komşuluk ilişkilerinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz. (Dr. Suad Bertan, Ayni Haklar, Ankara 1976 cilt 1, Sayfa 838/1; Dr. Wieland, Kanunu Medenide ayni haklar, 1. Hakkı Karafaki tercümesi, Ankara 1946 Sh. 290/4) Bunun içindir ki çözümünde de bu yönün gözönünde tutulması zorunludur. Yani geçit, geçit hakkı isteyen taşınmaz malikinin subjektif durumuna ve kişisel arzularına göre değil, objektif esaslara göre belirlenmelidir. Taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir hukuk ilkesi olan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi de bunu gerektirir.
Somut olayda; davacı 3 parsel sayılı taşınmazı için 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir. 4 parselin doğu sınırından verilecek geçit üzerinde binaların olması nedeniyle dava reddedilmiş, Dairemizce bu karar, red gerekçesini oluşturan binaların korunmasının zorunlu olup olmadığı, yıkımının fahiş zarar oluşturup oluşturmadığının araştırılması ve 4 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının olduğu da gözetilerek bir karar verilmesi için bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, binaların yıkımının fahiş zarar oluşturduğundan söz edilerek davanın yeniden reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki taraf taşınmazlarının konumunu gösteren krokilerden 4 parsel sayılı taşınmazın batı sınırından da genel yola bağlantının var olduğu gözlenmektedir. 3 parsel sayılı taşınmaz ile 4 parsel sayılı taşınmaz arasında yine davacıya ait 11 parsel sayılı taşınmaz vardır. Yukarıda açıklanan ilkelere göre ve geçit haklarının zemin için kurulduğu da gözetildiğinde, davacının subjektif koşullarının değil objektif koşullarının gözetilmesi gerekir. Yani 3 parselin doğusunda yer alan binaların kullanım durumuna göre değil, tarafların yararları gözetilerek zemin durumuna göre inceleme yapılmalıdır. Davacı, kendi taşınmazındaki binaları gözetirken geçit için davalı taşınmazındaki binaların yıkılmasını istemektedir. Bu komşuluk hukuku ilkeleri ve Medeni Kanunun 671 maddesindeki tarafların yararlarının gözetilmesi gerektiği dolayısıyla fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesiyle bağdaşmaz. Yola bağlantısı da olmadığına göre 4 parsel sayılı taşınmazın batı sınırından geçit verme olanağı olup olmadığı da araştırılarak bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halind8 yatırana geri verilmesine, 12.10.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.