 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E : 1999/6211
K : 1999/7777
T : 09.11.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.10.1997 gününde verilen dilekçe ile vakıf şerhinin işlenmesi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 6.7.1999 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 9.11.1999 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av.Cengiz Ş... geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra davacı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü, dava konusu 9379 ada 6 parsel numaralı taşınmazın kök kaydında yer aldığını bildirdiği vakfiyet şerhinin, taşınmaz maliklerinden taviz bedeli alınmadan haksız olarak kaldırıldığından bahisle yeniden işlenmesini istemektedir.
Mahkeme; "Bula Hatun Vakfı" şerhinin taşınmazın ilk geldi kayıtlarında mevcut olmadığını, sonraki bazı tedavül kayıtlarına bu şerh konmuş ise de Tapu Sicil Müdürlüğünün cevabına göre bu şerhin konulmasına ilişkin dayanakların tesbit edilemediğini, davalıların da vakıf şerhi olmadan pay edindiklerini, vakıf şerhinin konması için yasal bir dayanağın bulunmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir.
Hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
Her ne kadar taşınmazın ilk tesis kaydında vakıf şerhi bulunmamakta ise de Haziran 1927 tarih 43-47 sayılı tapu kayıtlarının nevi sütununda "Bula Hatun Müstefilatından" şerhi bulunduğu, keza kadastro dayanağı Ağustos 1340 tarih 30/38-39 sayılı tapunun nevi sütununda da "Mülhak Bula Hatun Vakfından şerhi bulunduğu, bilahare 1776 ada 17 numaralı
linin kaydında ve ondan sonraki imar parsellerinin kayıtlarında vakıf şerhinin yer almadığı, bir ara vekiller idaresinin isteği üzerine vakıf şerhi işlendi ise de şahısların itirazı üzerine yine idarece terkin edildiği görülmektedir. Şu hali ile evveliyat kayıtlarında vakıf şerhi bulunduğu kuşkusuzdur. Kaldı ki, bu taşınmaza ait olduğu belirtilerek vakıfname de sunulmuştur. O halde nizalı taşınmazın vakıfname kapsamında kalıp kalmadığının saptanması da mümkündür.
İcareteynli ve mukataalı vakıf taşınmaz malların taviz bedelleri mutasarrıflarınca ödenip mülkiyeti devralanları için öngörülen onar yıllık sürelerin dolmasından sonra, mülkiyetin mutasarrıfa geçeceği ve vakfın bu taşınmaz mal üzerindeki hakkının ivaza dönüşeceği, vakfın bu hakkı için de taşınmazın tamamı üzerinde ipotek tesis edilmiş sayılacağı 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 2888 sayılı kanunla değişik 29. maddesi hükmü gereğidir. Hukuk Genel Kurulunun 19.9.1990 gün 332/415 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere taviz bedeli ödenmedikçe temliki tasarruf yapılamıyacağına ilişkin takyit bir gayrimenkul mükellefiyetidir. Yine Medeni Kanunun 764. maddesinde takyit edilen gayrimenkulun maliki değiştiği takdirde, yeni malikin başka bir muameleye hacet kalmaksızın gayrimenkul mükellefiyetinin mevzuuna dair şeylerle borçlu olacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükmün doğal sonucu olarak kayıt ve belgelerden aslının vakıf taşınmaz mal olduğunun anlaşılması halinde vakıf şerhinin gitti kayıtlarına sonradan işaret edilmiş bulunması veya dayanaksız olarak silinmesi yeni maliki bu mükellefiyetten yani taviz bedelini ödemekten kurtaramaz. Yasadan doğan kanuni ipotek karşısında sonraki malikin iyiniyet iddiasında bulunarak Medeni Kanunun 638 ve 931. maddelerinden yararlanmasına yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle davacının davasına bakılmak, bu konuda gerekli araştırmalar yapılmak gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine, 20.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 9.11.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.