 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1999/2410
K:1999/2989
T:22.4.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET:Geçit hakkı davalarında geçit yeri, geçit isteyenin subjektıf durumuna ve kişisel arzularına göre değil, objektif esaslara göre belirlenmeli taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda fedakarlığın denkleştirilmesi kuralı" göz önünde bulundurulmalıdır.
Geçidin genişliği belirlenirken bu kuralın dikkate alınması zorunlu olduğu gibi, yine aynı kural uyarınca; üzerinde geçit hakkı kurulan kadim taşınmazın ekonomik ve geometrik bütünlüğü bozulmamalı, keza geçit yerinin bedeli hesaplanırken de, yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişilerden yararlanılmalıdır.
(743s. MK. m. 671)
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21 .9.1998 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.11.1998 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı şirket üzerinde iplik fabrikası kurduklarından söz ederek maliki olduğu 1 numaralı parseli için, davalıların 1/3 ve 2/3 oranında müştereken malik bulundukları 6 parselden 8 metre genişliğinde geçit hakkı kurulmasını istemiş, mahkeme davanın kabulüne karar vermiş; hükmü davalılar temyiz etmişlerdir.
Medeni Kanunun 671. maddesi "Tariki Amme çıkmak için kafi bir yolu bulunmayan gayrimenkul sahibi tam bir yaz mukabilinde komşularından kendisine geçmek için münasip bir yerin terkini talep edebilir. Bu hak mülklerin ve onlara giden yolların evvelki hallerine göre bu yolun nereden geçmesi lazım geliyorsa oranın malikine ve icabında bu yolun açılmasından en az mutazarrır olunan kimseye karşı kullanılır. Bu yolun tayininde iki tarafın menfaatleri gözetilir." hükmünü içermektedir.
Bir irtifak niteliği arz etmekle birlikte, Medeni Kanunun bu hükmünün komşuluk ilişkilerinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz (Dr. Suad Bertan, Ayni Haklar, Ankara 1976 C.1, Sh. 858/1; Dr. Wieland, Kanunu Medenide, Ayni Haklar, t. Hakkı Karafakı tercümesi, Ankara 1946, Sh. 290/4). Bunun içindir ki çözümünde de bu hususun göz önünde tutulması zorunludur. Bir başka anlatımla, "(Geçit hakkı isteyenin) Geçit ihtiyacının nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı, taşınmaz malikinin (istem sahibinin) sübjektif durumuna ve kişisel arzularına göre değil, objektif esaslara göre belirlenmelidir. Federal Mahkemeye göre de, taşınmazın kullanım veya işletme tarzı malik tarafından değiştirilirken, yerel şartlardaki değişikliğe ve o bölgedeki genel gelişmeye uyum sağlanmışsa, zorunluluk şartı ancak o takdirde doğmuş sayılır (Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay, Taşınmaz Mülkiyetimin Takyitleri, 11/1, İstanbul 1988 Sh. 96). Taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir hukuk ilkesi olan fedakarlığın denkleştirilmesi kuralı da bunu gerektirir.
Dosya kapsamına göre; davacı şirketin kendilerine ait taşınmazda fabrika kurarken çevre parsellerin durumunu dikkate aldığından, bir başka deyimle böyle bir girişimde bulunurken ihtiyaç duyduğu hususları göz önünde tuttuğundan söz edilemez. Şu anda çevresinin özelliklerine göre kendi yararı için yükümlenecek taşınmaza böyle bir külfet yüklenmesini haklı gösterecek bir nedeni ancak olağan genişlik olan 2,5-3 metre için düşünülüp kabul edilebilir. Medeni Kanunun 671. maddesinin zorunluluk şartının bu genişlikte bir geçit hakkı için gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Öte yandan geçit hakkı davalarında geçit kurulurken, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin doğal sonucu olarak dikkate alınması gereken bir diğer hususta üzerinde geçit kurulan hadim taşınmazın ekonomik ve geometrik bütünlüğünün bozulmamasıdır. Mahkemece geçit kurulurken bu kural da ihlal edilerek taşınmazı ikiye bölecek tarzda yol verilmesi doğru bulunmamıştır.
Geçit yeri bedelini saptarken de yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişilerden yararlanılmalıdır.
Bu hususlar düşünülmeden yazılı gerekçelerle hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 22.4.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.