 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/8951
Karar No : 1999/725
Tarih : 9.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYALITESCİL VEYA TAZMİNAT
ÖZET : Satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiyle açılan davada, imar uygulaması nedeniyle tescil imkanı kalmadığı anlaşılmış ise, tazminat talebine ilişkin olarak; borçlunun genellikle her kusurundan mesul olacağı ve kusurlu eylemin varlığı halinde, haksız eylemden kaynaklanan sorumluluğa ilişkin kuralların kıyas yoluyla sözleşmeden doğan sorumluluk konusunda da uygulanması gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır.
(818 s. BK. m. 98, 213)
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.12.1995 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmaz ise tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın tescil isteği yönünden reddine, bedel isteği yönünden kısmen kabulüne dair verilen 21 .4.1998 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
1- Dosya kapsamına, toplanan kanıtlara göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Mahkemece; satış vaadi sözleşmesinin ifasında imkansızlık bulunması nedeniyle cebri tescil isteğinin reddine, ifanın imkansızlığının imar uygulaması nedeniyle meydana gelmesi, bunda borçlunun kusurunun bulunmaması nedeniyle menfi zarar hesabı yapılamayacağından satış bedeli 20.000.000 liranın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar vermiştir;
Somut olayda davalılar murisi Fikri dava dışı yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmış, aynı gün aynı noterde bir sonraki yevmiye numarası ile de davacıyla satış vaadi sözleşmesi yaparak kendisine ayrılacak bağımsız bölümlerden biri için davacıya satış vaadinde bulunmuştur. Sözleşme içeriğine göre davacı alıcı satış bedelini ödemiştir. Sonradan imar uygulaması nedeniyle inşaat yapılacak taşınmaz üç adet imar parseline ayrılmış, davalılar murisi bu taşınmazları karısı Behiye'ye tapudan satmış, aynı gün davacı alıcıya da bir ihbarname göndererek yüklenici şirketin kat karşılığı inşaatı yapmamasından dolayı satış vaadinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını belirterek satış vaadi sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini bildirmiştir. Tapuyu Fikri'den devralan karısı Behiye oluşan imar parsellerinden ikisini dava dışı üçüncü kişiye tapudan devretmiş, kalan üçüncü imar parseli üzerine ise ilk inşaat sözleşmesinde öngörülen hükümler dışında bir bina inşaa edilmiş ve Behiye ile yüklenici şirket arasında bu binanın bağımsız bölümleri paylaşılmıştır. Behiye adına tescil edilen bağımsız bölümler, davacı dayanağı satış vaadi sözleşmesinde ve satış vaadi sözleşmesinin atıf yaptığı inşaat sözleşmesinde belirtilen bağımsız bölüm değildir. Bu bakımdan tescil isteğinin reddine karar verilmesi doğrudur. Ancak; imar nedeni ile ifa imkansızlığının çıktığı, bunda borçlunun kusuru olmadığı düşüncesiyle sadece satış bedelinin yasal faiziyle birlikte tahsili doğru görülmemiştir. Tapu kayıtlarından ve belediyenin 24.3.1997 tarihli cevabi yazısından; 24.4.1992 tarihinde imar uygulaması nedeniyle, inşaat yapılacak taşınmazın üçe ayrıldığı ve eski kadastrol parsele yapılacak inşaat alanı ve daire sayısı kadar inşaat ve daire yapmanın İmar Kanununun 18. madde uygulaması sonucu mümkün olmadığı bildirilmiş ise de sırf bu husus nedeniyle borçlunun edimini ifada kusursuz olduğu kabul edilemez. Borçlar Kanununun 98/1. maddesi uyarınca; borçlu, umumiyet itibariyle her kusurdan mesul bulunduğundan ve kusurlu eylemin bulunması halinde aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallar örnekseme yoluyla sözleşmeden doğan sorumlulukta da uygulanacağından bu yön göz önüne alınmadan yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 9.2.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.