 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/4816
Karar No : 1998/7616
Tarih : 20.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 1.3.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.3.1998 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.10.1998 günü için yapılan, tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av.Melahat E... geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya haşlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapılmakta olan binada yükleniciden haricen satın aldığı nizalı daire için tapu iptali ve tescil istemektedir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşaat yapıldığında yüklenici kural olarak, inşaat sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirdiğinde kişisel hak kazanır: ve inşaat sözleşmesinde kendisine ayrılan bağımsız bölümlerin mülkiyetlerinin naklini akidi olan arsa sahibinden isteyebilir veyahutta yüklenici bu kişisel hakkını B.K.nun 162 vd. maddeleri uyarınca yazılı olmak koşulu ile üçüncü kişilere temlik edebilir. Yüklenicinin kişisel hakkını temellük öden üçüncü kişi de gerek akidi olan yükleniciyi gerek arsa sahibini dava etmek suretiyle tescil isteyebilir. Ancak bunun için halefi bulunduğu yüklenicinin eser sözleşmesinden doğan edimlerini bütünüyle yerine getirmiş olması şarttır. Şayet yüklenici, eser sözleşmesinden doğan edimlerini bütünüyle yerine getirmiş olmamakla beraber noksan bıraktığı iş pek cüzi bir boyutta ise yani bu noksanlığın paraya dönüştürülerek tamamlanması arsa sahibi açısından tahammül edilebilir bir boyutta ise o vakit bu pek cüzi noksanlığın paraya dönüştürülerek tamamlanması suretiyle de tescil istenebilir. Nitekim Mahkeme de bu ilkeden hareketle tescil yoluna gitmiştir. Nevar ki somut olayda yüklenicinin inşaat sözleşmeden doğan edimlerini yüzde itibariyle ne oranda yerine getirdiği bilirkişi raporlarında açıklanmamıştır. Bu nedenle, kalan noksanlığın paraya dönüştürülerek tamamlanmasının arsa sahipleri açısından tahammül edilebilir bir oranda olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu itibarla, uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak yüklenicinin inşaat sözleşmesinden doğan edimlerini yüzde (%) olarak ne oranda yerine getirdiği belirlenerek, noksan işlerin mahiyeti kalem kalem gösterilerek ortaya konmalıdır. Bu şekilde, yüklenicinin pek cüzi bir boyutta noksan iş bıraktığı anlaşılacak olursa o vakit yükleniciye ve halefi bulunan davacıya bu noksanlıkları tamamlamaları veyahut bedelini depo etmeleri için önel verilmelidir. Noksanlık bedeli depo ettirilirken de davacıdan dairesinin arsa payına göre değil kalan noksanlığın tamamına göre noksan işler bedelini depo etmesi istenmelidir. Bunlar nazara alınmadan yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine, 6.000.000 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı İsmet E...'a verilmesine, 20.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.