 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E. 1997/8619
K. 1997/9292
T. 18.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TESCİL
HACİZ ŞERHİNİN KALDIRILMASI
DAVANIN TARAFLARI
KARAR ÖZETİ: 1- Satış vaadi sözleşmesine dayalı bir tescil davasında, taşınmazın üzerindeki hacizlerden arındırılarak davacı adına tescili istendiği takdirde; husumetin, harçları da verilmek suretiyle hem satış vaadinde bulunana ve hem de lehine haciz emri konulmuş şahsi hak sahiplerine yöneltilmesi gerekir.
2- Lehine haciz şerhi bulunan şahsi hak sahibinin sözleşmenin tarafları aleyhine, kendisinin alacaklı olduğunu ve sözleşmenin muvazaalı olarak düzenlendiğini iddia ederek açtığı satış vaadi sözleşmesinin iptali davasının; ya eldeki dava ile birleştirilmesi ya da bunun sonucu alındıktan sonra tescil davasında bir karar verilmesi gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 45,73)
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.10.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.5.1997 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi dahili davalı A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, satış vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazın üzerindeki hacizlerden arındırılarak adına tapuya tescili isteminden ibarettir.
Bu tür davalarda hem satış vaadi sözleşmesinde bulunan satıcı, hem de lehine haciz konulan şahsi hak sahipleri davalı olarak gösterilir. Satış vaadi sözleşmesine göre tescil de bedel sözleşmedeki tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırdıkları semendir. Hacizlerin kaldırılması da istendiğine göre haciz bedelleri üzerinden lehine haciz bulunan kişiler aleyhine harcı alınarak dava açılmak gerekir. Eğer haciz sahipleri hasım gösterilmez ise sadece satış vaadi üzerinde durularak, gayrimenkul intikali ile ilgili hüküm kurulur ve de hacizler hakkında herhangi bir kaldırma yoluna gidilmez. Davacıların ya haciz sahiplerine açacakları bir dava ile davalı olarak hasım alıp, ayın isteği ile o davayı birleştirmesi veya başlangıçta haciz sahiplerini de davalı olarak gösterip harçları da ödeyip hem ayın hem de hacizler hakkındaki davada bir karar verme yolu tercih edilmelidir;
Davaya konu olayda mahkeme satış vaadi sözleşmesine geçerlilik tanımış ve tescile karar vermiş, bununla yetinmeyip haciz sahipleri aleyhine de karar kurularak hacizleri kaldırmıştır. Oysa ki haciz sahipleri hakkında yukarıda izah edildiği üzere harcı da verilmek suretiyle açılan bir dava bulunmadığı gözetilmemiştir.
Ayrıca, mümeyyiz alacağının bulunduğunu, satıcı ve alıcının bildiğini muvazaalı olarak satış vaadi düzenlendiğini ileri sürerek satış vaadi sözleşmesinin iptali için dava açtığını dahi savunduğuna göre, bunun üzerinde de durulmalı ve o davanın dahi bu dava ile birleştirilmesi veya onun sonucunun alınmasından sonra tescil davasında bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün A.Ş. yönünden (BOZULMASINA), istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 18.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.