 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/7534
Karar No : 1997/8542
Tarih : 28.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TESCİL
KARAR ÖZETİ: Alınan borç paranın teminat olarak düzenlendiği anlaşılan gayri menkul satış vaadi senedine -dayanılarak tescil istenemez. Ayrıca, kabule göre de; hem tescile karar verilmesi ve hem de cezai şarta. hükmedilmesi doğru değildir.
(818 s. BK. m. 1,18)
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.2.1995 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine davalı tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacı Ulvi yönünden davanın kabulüne davacı Bayram yönünden davanın konusu kalmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 4.7.1997 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, satış vaadi sözleşmesi uyarınca pay tescili isteminden ibarettir. Alıcılar iki kişidir satıcı ise Ömer'dir. Satıcı Ömer, satış vaadi sözleşmesinin gerçek olmadığını alınan borcundan temini için çifte teminat olarak düzenlendiğini, bunun için alıcılardan Ulvi'nin vekiline satış vaadi sözleşmesi İle aynı tarihi içeren bir bono verildiğini, bunlardan bir tanesini mahkemeye ibraz ettiğini, Bayram ile satış vaadi sözleşmesini de bir yıl kadar sonra 800 milyon lira ödemek suretiyle borcundan kurtulduğunu bunun içinde belge verdiğini bu mevsuf muvazaa halinin gözetilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemenin verdiği, kararı davalı Ömer temyize getirmiştir. Davacı Bayramın temyizi yoktur. Ömer ile alıcılardan Ulvi'nin vekili arasında bono alışverişi olmuştur. Bu bonoda borçlu Ömer'dir. Satış vaadi sözleşmesinde satıcı da Ömer'dir. Ömer hem elindeki gayrı menkulü satacak parasını peşin alacak hem de alıcı Ulvi'ye bono düzenleyip verecek. Bu hal hayatın olağan akışına ve halin icabına aykırıdır. Satıcı ile alıcı arasında alacak borç münasebetini gösterir başka iktisadi sebepler var ise bunun alıcılar tarafından kanıtlanması gerekir. O zaman verilen bononun satış vaadi dışındaki bir hukuki muamele ile ilgili olduğunun ancak kabulü icab eder. Bu yapılamaz. ise aynı gün düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin bono ile borçlanmanın ödenmesini teminat altına almak için düzenlendiğini kabul etmek gerekir. Diğer yandan Bayram ile Ömer anlaşmış, alınan borç ödendiğinden akit feshedilmiştir. Şu hali ile taraflar arasında bir alacak borç münasebetinin olduğu bellidir. Davacı vekilinin Ömer'den alınan bononun satış vaadi sözleşmesi ile aynı tarihi taşıması da üzerinde durulması gereken bir husustur. Ayrıca kabule göre de; hem davayı kabul edip tescile karar verilmesi, hem de cezai şarta hükmedilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; yerinde görülen temyiz isteminin kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 28.11.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.