 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E. 1997/392
K. 1997/1574
T. 10.3.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
MUVAZAA
KARAR ÖZETİ: Nizalı taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ve yazılı temlikname ile satın alıp, zilyet olmuş bulunan davacının, aynı taşınmazı bilahare tapu malikinin mirasçılarından tapu ile satın alan üçüncü şahıslar aleyhine, intikalin sırf satış vaadi ve temliki boşa çıkarmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasının her türlü delille kanıtlanması mümkündür.
(743 s. MK. m. 931)
(818 s. BK. m. 18)
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.3.1995 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.9.1996 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
Dava, satış vaadi sözleşmesi ve muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı Ahmet, Bekir'den taşınmazı, satış vaadi ile satın alan Mehmet'in yazılı temliki üzerine satın almış, kendisine teslim de edildiğinden bu taşınmaz üzerine bina inşa etmiştir. Bilahare tapuda malik gözüken Bekir ölünce, mirasçılar önce Kasım'a; Kasım'da Erhan'a tapudan aynı gün satış yapmışlar ve de davacı bu satış ve intikallerin aynı gün süratle teselsül eden numaralarla yapıldığını, böylece satış vaadi ve temliki boşa çıkarmak amacına yönelik olduğunu iddia ederek tescil istemiştir. Bu iddia her türlü delille ispatlanabilir. Çünkü, Kasım ve Erhan'a göre Ahmet, üçüncü şahıstır. Onun muvazaa iddiası takdiri delillerle dahi ispatlanabilir. Bu cümleden olarak, oluşan ve davacı delillerine göre her ne kadar Erhan tapudan satın aldığını savunmuş ise de, Kasım'ın davacı lehine olan beyanlarının değerlendirilmeye alınmadığı görülmüştür. Borçlar Kanunu ve Medeni Kanuna göre gayrimenkul satışları illidir. Satışın gerçek olması halinde şahsi hak, gerçek ayni hakka karşı ileri sürülemez. Eğer muvazaalı satışlar kanıtlanırsa, şahsi hakka değer vermek gerekir. Bütün bunlar gözetilmeden, davalı Kasım'ın beyanları değerlendirmeye alınmadan, Erhan'ın otomobil satışı ile ilgili belgeleri ibraz ettirilmeden, acele satışın Erhan'ın MK.nun 931. maddesinden istifadeye yönelik çabalar olduğu hakkındaki iddialar değerlendirilmeden, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 10.3.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.