 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/6758
Karar No : 1996/6372
Tarih : 15.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı vekili tarafından. davalı aleyhine 20.11.1995 gününde verilen dilekçe ile meni müdahale ve alacak istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.6.1996 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 8.10.1996 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. Hasan A... ile karşı taraf Hazine vekili Av. Faik T... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, meraya müdahalenin önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir. Mahkeme; davanın kısmen kabulüne karar vermiş, hükmü; davacı Hazine vekili ile davalı temyiz etmişlerdir.
öncelikle belirtmek gerekir ki, meralar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan meralara yapılacak müdahalelerin önlenmesi için ve tecavüz nedeniyle tahrip olan meranın tecavüzden önceki haline getirilebilmesi için bu yolda müdahalenin meni ve tazminat davası açmaya Hazine'nin selahiyetli bulunduğunun kabul edilmesi doğrudur. Fakat, çekişmeli yerlerin mera olarak kabulü için yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Çekişmeye konu yerlerin 2927 sayılı parsel üzerinde bulunduğu, bu parselin ise tapulamaca mera olarak sınırlandırılmış olduğu kabul edilmiştir. Oysa ki, 2927 sayılı parsel tutanağına göre sözü edilen parselin tapulama tesbiti sırasında mera olarak sınırlandırılmasına tesbitte görevli muhtar ve bilirkişiler karşı çıkmalar, imzadan istinkaf ederek tesbit tutanağını onaylamamışlardır. Nitekim, tutanağın arkasına verilen kesinleşme meşruhatı da, yanlış yazıldığı belirtilerek iptal edilmiştir. Bu durumda; tapulama çalışmalarının 2927 sayılı parsel yönünden ne biçimde sonuçlandırıldığı araştırılmadan sözü edilen parselin mera olarak sınırlandırılmış olduğunun kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla, zikredilen parselin tapulamaca mera olarak sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı kesin olarak ortaya çıkarılmalı şayet mera olarak sınırlandırılmadığı anlaşılacak olursa o vakit, tahsis kaydı bulunup bulunmadığı veya kadim mera olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu araştırma yapılırken de; komşu köylerden olan yaşları kadim durum hakkında bilgi vermeye yeterli tarafsız bilirkişi ve tanıklar seçilmelidir. Bilirkişi ve şahitlerin tarafsızlığından maksat, davada menfaatlerinin bulunmamasıdır. Aynı köyden olan bilirkişi ve tanıkların merada menfaatleri bulunduğu cihetle tarafsız kalamayacakları asıldır. Bundan dolayı, taşınmazın bulunduğu Babalı Köyünden bilirkişi seçilerek keşif yapılması da doğru bulunmamıştır.
Öte yandan Hazine'nin tazminat isteği konusunda biri D.İs dosyasında ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet Y...'den, diğer dava dosyasında Ziraat Teknisyeni Nizaraettin Ö...'dan alınma iki rapor vardır. İlk raporda 100.804.000 TL. ikinci raporda 80.040.000 Lira zarar hesaplanmış ise de; bu farklılığın tecavüzlü kısmın yüzölçümünün daha düşük bulunduğunun sonradan anlaşılmasından kaynaklandığı görülmüş, her iki raporda da aynı hesaplama yönteminin kullanıldığı belirlenmiş, bu sebeple davacı Hazine'nin bu hususa yönelik temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
Diğer yönden, davacı Hazine'nin davadan önce 1995/141 D.İs sayılı dosya üzerinden tesbit yaptırdığı anlaşılmaktadır. Tesbit giderleri de yargılama giderlerindendir. Bu sebeple; Hazine'nin tesbit giderlerinin de yargılama giderlerine eklenmesi gerekirken bundan zühul ile karar verilmesi de doğru görülmemiş, tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davalı tarafça yatırılan temyiz harcının istek halinde iadesine, 6.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.