 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/1976
Karar no : 1995/3168
Tarih : 12.04.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı tarafından, davalılar aleyhine 08.09.1994 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, tescil ve haciz ile diğer takyitlerin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, Hazine lehine olan tapudaki hacizlerin kaldırılması talebinin görev yönünden, diğer hacizlerin kaldırılması talebinin reddine dair verilen (...) hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle (...) gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, aynı zamanda tapu maliki de bulunan yapsatçı Anonim Şirketten haricen bir daire aldığını ileri sürüp üzerindeki haciz şerhlerinin de kaldırılması suretiyle dairenin adına tescilini istemiştir. Davalı Hazine, Ticaret Mahkemesinde değil de Asliye Hukuk Mahkemesinde davanını açılması hazım geleceğini ileri sürerek süresinde görev iş bölümü itirazında bulunmuş, mahkeme görev iş bölümü itirazını red etmiş, davalının vaki kabulü üzerine davayı kabul etmiş; fakat Hazine'nin vergi alacağından mütevelli koydurduğu haciz şerhinin kaldırılması isteği hakkında mahkemenin görevsizliğine karar vermiştir. Bu hükmü davalı olarak Hazine temyize getirmiş; hem iş bölümü ile ilgili hususu hem de davalının kabulünün kanuna karşı hile olarak vergi alacağını boşa çıkartmak için yapılmış bulunduğunu savunup, kabulün hüküm ifade etmeyeceği halde mahkemenin kabule değer vermesini de temyize getirmiştir. Bu sebeple bu tür davalarda yani yapsatçı olan kişiden inşaat sırasında doire alarak inşaatın bitiminden sonra satıcıyı dava edip dairenin mülkiyetini talep den kişilerin genelde başvuracağı mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Satıcının Anonim Şirket olması davanını Ticaret Mahkemesinde görülmesi için başlıbaşına bir sebep değildir. Bu nedenle Ticaret Kanununun 4 ve 5. maddeleri uyarınca Hazine'nin yerinde bulunan işbölümü itirazının kabulüne karar vermek gerekirken, işin esasına girilip hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, vergi borcu tahakkuk tarihi araştırılarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunda gösterilen butlan sebeplerinin bulunup bulunmadığı dikkate alınmadan ve ayrıca aynı Kanunun 30. maddesinin satıcının vergi borcundan kurtulmak amacıyla onun bu maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz kalacağı gözetilmeden davacının mücerret satın aldım beyanını kabul eden davalı şirketin sözlerine değer verilerek hüküm kurulması da keza doğru görülmediğinden,
SONUÇ : Hükmün hem görev iş bölümü hem de esasları temyize getirilmesi de gözetilerek bozulmasına karar vermek gerekmiştir. (12.04.1995)