 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1990/9718
K: 1990/10497
T: 03.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ORMAN TAHDİDİNİN İPTALİ
- ÖZEL ORMAN
ÖZET:Özel orman olmayan ve tapu kaydında ormanlık alan olduğu yazılı bulunan, konum itibariyle Devlet ormanının devamı olan; Anayasa Mahkemesi'nin ilgili iptal kararları da nazara alındığında, dava konusu yerin orman sayılan yerlerden bulunduğu kanıtlanmış olmasına rağmen, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
(6831 s. OK. m. 2/B)
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 6.12.1985 gününde verilen dilekçe ile orman tahdidinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen 24.7.1990 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
Davacı; orman tahdit alanı içine alınan taşınmazın orman olmadığını ileri sürerek, tahdidin iptalini istemiştir. Yerel mahkeme, son kararında taşınmazın özel orman olarak bırakılmasına karar vermiş olup dışarı çıkarma isteğini reddetmiştir. Bozma kararında değinilen yönlere göre her ne kadar tapu kaydında hüküm bulunduğundan söz edilmiş ise de gerek tapu, gerekse tapulama tutanağı üzerinde taşınmazın evvelce dava konusu olduğu yolunda bir açıklama mevcut değildir. Aksine 1081 sayılı parselin 2510 sayılı Yasa uyarınca iskanen verildiği ve üzerinde (orman satıcısıdır, satılamaz) şeklinde şerh bulunduğu görülmüştür. 2510 sayılı Yasa uyarınca iskanen 21.12.1943 tarihinde verilen tapu kaydı üzerinde dahi orman sahası olduğu yazılan bir yer için özel orman, nitelemesi yapılamaz. Bozmada değinilen özel orman konusu üzerinde durulmuş ise de; bu husus kanıtlanmamıştır.Özel orman tanımı kayıt üzerinde yapılmadığına 1943 tarihinde orman olduğu açıklandığına, ayrıca ormandan tapu ve zilyetlikle yer kazanma olanağı tanıyan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olduğuna göre artık tapuya veya zilyetliğe dayanılarak yer kazanılması da mümkün değildir.
İncelenen dosyada yer alan 21.10.1987 tarihli keşif tutanağına ekli uzman bilirkişilerce verilmiş olan raporda; 5-6 hektar alanındaki Devlet Ormanının devamı olduğu açıkca belirtilmiş, buna rağmen şahısların sahip olması halinde daha iyi bakılacağı şeklinde yasal dayanağı olmayan özel bir görüş açıklanmıştır. Ayrıca, raporun son kısmında (bir bölümün asgari 1945 yılından beri orman niteliğini taşımadığı ve dolayısıyla 4785 sayılı Yasa ile kamulaştırmaya tabi olmadığı kabul edilebileceğine göre bu kısımdaki zilyetlik iddiasının orman olması nedeni ile reddedilemeyeceği gibi, kesinlikten uzak ve muğlak açıklamalara yer verilmiştir). Bozmada özel orman olup olmadığının araştırılmasına değinilmiş olup bu bozma üzerine yapılan keşifte ise yine uzman bilirkişilerin düzenlediği 31.5.1990 tarihli keşfe ait raporda nizalı kısmın, 5-6 hektar alanındaki Devlet ormanına bitişik olduğu ve özel orman olabilmesi için bu 5-6 hektarlık ormanın da özel orman olması gerekip, en azından bu büyük Devlet ormanı için dahi bu incelemenin yapılması gerektiği açıklanmış, sonunda ise kısmen orman sayılan, kısmen sayılmayan yerdir denilmiştir.
Yukarıda açıklanan her iki raporda da taşınmazın özel orman olmadığı açıkca anlaşılmaktadır. 5-6 hektar alanındaki Devlet ormanının devamı olan bu parselin bir kısmı orman diğer kısmı değildir, şeklindeki düşüncenin yasal dayanağı olamaz, zira tapu kaydı tamamını içerip üzerinde (ormanlık sahadır satılamaz) şerhi yer almıştır. Demekki öncesi tamamen orman iken kısmen orman bitkileri tahrip edilmiştir. Burada 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uygulaması yapılmayıp doğrudan tahdit yapılarak ormanın sınırları çizilmiştir ve bu taşınmazın tümü tahdit içine alınmıştır. Kaldıki 2/B uygulaması yapılsa dahi maddenin ve yasanın gereği Hazine adına çıkarılması gerekip yine özel mülk olamaz.
Taşınmazın özel orman statüsünde olmadığı, bu yolda bozma gereği yapılan araştırma sonucu saptanmıştır.
O halde, özel orman olmayan ve tapu kaydında ormanlık alan olduğu yazılı bulunan, konumu itibariyle Devlet ormanını devamı olan taşınmazın yukarıda değinilen Anayasa Mahkemesi'nin ilgili iptal kararları da nazara alındığında orman sayılan yerlerden olduğu kanıtlanmıştır. Tapu ve zilyetlikle kazanılması da olanaksızdır.
Bu sebeplerle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi ve özel orman sayılmış olması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle Orman İdaresi ve Bakanlık adına temyiz eden Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 6831 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca tahdide itiraz davaları esasen harca tabi olmayıp, Orman İdaresince yatırılan temyiz harcının iadesine, 3.12.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.