|
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1990/452
K:1990/1079
T:06.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* TAPU İPTALİ VE TESCİL
ÖZET :Yasanın engellediği bir konuda, davalının yargı sırasında vaki kabulü ile yine o yasanın uygulanması önlenemez.
(3194 s. İmar K. m. 18)
Davacı Mustafa vekili tarafından, davalı Adep aleyhine açılan harici satın almaya dayalı tapu iptali ve tescil davası sonunda; davanın reddine dair verilen 15.11.1989 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
Davacı, davalıya ait 241 sayılı parselde 135/6600 hisseyi, haricen satın aldığını ileri sürerek, bu payın iptalen adına tescilini istemiş, yerel mahkeme davayı reddetmiştir.
Davacı vekilinin temyizi nedeniyle dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, 241 sayılı parselin 281/6600 hissesinin davalı adına kayıtlı olduğu ve bundan 135/6600 payından haricen davacıya satıldığını, davalının davayı kabul ettiği gözlenmiştir.
Yerel mahkeme, tapulu taşınmazların haricen satılamayacağını, buna yasal olanak bulunmadığını vurgulamıştır. Gerçekten, tapulu taşınmazların harici satışı yasalarla önlenmiştir.
Şöyleki; 2644 sayılı Tapu Yasasının 26. maddesi, Medeni Yasanın 634. maddesi ve Noterlik Yasasının 89. maddesi harici satışlara geçerlilik tanımamış, bunun ancak tapuda yapılacak ferağ ve kabul ile veya noterlikçe resen düzenlenecek satış vaadi sözleşmeleriyle gerçekleşebileceğini hükme bağlamıştır. Nevarki, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesinin son fıkrası, istisnalar hariç çarpık şehirleşmeyi önlemek için satış vaadini bile kabul etmemiştir.
Davalı, davayı kabul ediyorsa tapuda vereceği ferağ ile bu satış gerçekleşebilir ve bu yol mevcut iken yargı yoluna başvurulması gerekmez. Ancak Tapu Sicil Müdürlükleri bu satışlara dayalı olarak işlem yapmamaktadır. Zira 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi bu satışlarla tapuda pay aktarılmasını önlemiştir.
3194 sayılı İmar Yasasının 18. maddesinin son fıkrası şöyledir; (Veraset yolu ile intikal eden, bu kanun hükümlerine göre şuyulandırılan, Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması tarım ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile, cebri icra yolu ile satılanlar hariç, imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz).
Bu madde ile yasa koyucu, imar dışı yerlerde çarpık şehirleşmeyi ve düzensiz yapılaşmayı önlemek istemiştir. Açıklanan bu olguya göre davalının davayı kabulü, yasa ile getirilen engelin yargı yolu ile aşılması amacına yönelik bir davranış olarak hukuki sonuç sağlamaz.
Satılan hisselerin giderek küçüldüğü ve satışların arttığı açılan dava dosyalarının sayısından anlaşılmaktadır ki bu olgu yapılaşma amacının varlığını göstermektedir, oysa yasa harici satışla birlikte bu olguya özgü biçimde satış vaadini dahi benimsememiştir.
Yasanın engellediği bir konuda, davalının yargı sırasında vaki kabulü ile yine o yasanın uygulanması önlenemez.
O halde yerel mahkemenin red kararı sonuç olarak doğru ve davacının temyiz itirazları yersizdir.
Sonuç : Yukarıda .açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 6.2.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.