 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1990/3321
K: 1990/4812
T: 22.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı Galip vekili tarafından, davalılar aleyhine 7.3.1985 gününde verilen dilekçe ferağa icbar suretiyle tescil; davacılar Neşe ve Özcan vekilleri tarafından, davalılar Galip, Ali ve Ahmet aleyhlerine 11.12.1987 gününde verilen dilekçe ile senet iptali istenmesi üzerine, her iki davanın birleştirilerek yapılan muhakeme sonunda; senet iptali davasının kabulüne ve İzmir 2. Noterliği'nce düzenlenen 5.9.1961 gün ve 14801 sayılı satış vaadi mukavelenamesinin iptaline, ferağa icbar suretiyle tescili davasının reddine dair verilen 26.12.1989 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-davalılar Ali ve Ahmet ile vekilleri, ayrıca yine davacı-davalı dilekçesinin kabulüne ve dava değerinin bir milyon lirayı aştığı anlaşılamadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Dosya kapsamı ve toplanan deliller itibarıyla mümeyyizler vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak;
Davacı Galip vekili, İzmir 2. Noterliği'nce re'sen 5.9.1961 gün ve 14301 yevmine numaralı sözleşme ile davalıların miras bırakanı Cennet'in 39 ada, 80 parsel sayılı taşınmazın, Galip'e satış vaadinde bulunduğundan mezkür taşınmazın Galip adına ferağa icbar suretiyle tescilini istemiştir. Galip, sözleşmeden doğan kişisel hakkını Ali ve Ahmete devretmiş olup dava onlar tarafından takip edilmektedir.
Diğer yönden, ferağa icbar suretiyle tescil davasının davalılarından Neşe ve Özcan vekilleri ise, açmış olduğu ayrı bir dava ile müvekkillerini mirasbırakanı Cennet ve torunu Galip arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin muvazaaya dayandığını bildirerek satış vaadi sözleşmesinin ve bu sözleşmeden doğan kişisel hakkın temlikine ilişkin senedin iptallerine karar verilmesini istemiştir.
Her iki dava birleştirilmiş, senet iptali davası kabul edilmiş ve ferağa icbar suretiyle tescil davası reddedilmiştir.
Neşe ve Özcan, Cennet'in külli halefidirler, sözleşmenin tarafı sayılırlar ve zaten davayı Cennet terekesi mümessili takip etmektedir. Borçlar Yasasının 18. maddesi uyarınca, Cennet mirasçıları veya tereke mümessil, sözleşmenin tarafı olmakla satış vaadi sözleşmesinin muvazaaya dayandığını ileri süremezler ve iddianın ispatı bakımından tanık dinletemezler. Zaten karşı taraf, tanık dinletilmesine muvafakat etmemiştir. Bu durumda, dinlenilen tanık sözlerine de itibar edilmez. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın Galip tarafından tasarruf edildiği anlaşılmakla, zamanaşamı savunmasının da dinlenme olanağı yoktur.
Bu itibarla, satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olarak düzenlendiği hakkında Cennet terekesi mümessilinin Galip'e yemin teklif etme hakkı olup bu hususun ilgiliye hatırlatılması gerekirken aksine bazı görüş ve düşünce ile tanık dinlenmesi ve tanık sözlerine istinaden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görrülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-davalılar Ali ve Ahmet vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin harcının yatırana iadesine, 22.5.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.