 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1989/8074
K: 1990/7581
T: 28.09.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı tarafından, davalılar aleyhine 23.2.1989 gününde verilen dilekçe ile hükmen tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda, davanın reddine dair verilen 11.10.1989 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava konusu 128 sayılı parselin tesbitinin 10.11.1957 günü kesinleştiği tutanak örneğinde gösterilmiştir. Ayrıca, Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 21.8.1989 günlü yazısı ile ise kesinleşme tarihin 12.4.1971 olduğu bildirilmiştir. Şayet doğrusu 12.4.1971 ise ve satış vaadi sözleşmesi tapulama tesbitinden daha önce yapılmışsa, sözleşme tarihi 1.10.1964 olduğundan gerek 766 sayılı Yasanın 31./2 ve gerekse 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesi gereğince hak düşürcü süre gerçekleşmiş olacağından, davanın bu nedenle reddi gerekir. O halde, öncelikle tapulama tutanağı getirilmeli, tesbit ve kesinleşme tarihleri doğru olarak belirlenmeli ve hak düşürcü sürenin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Dayanılan 1.10.1964 günlü sözleşmeye göre, davalıların murisi Fadime'ye ait 43/96 paydan 32 dönüme tekabül eden miktar satılmıştır. Bu şekildeki sözleşmeler geçerli olduğu gibi ifa kabiliyeti de vardır. Tamamı 60750 m2. olan taşınmazdan 32 dönüme tekabül eden miktar bulunarak, bunun Fadime payından tefriki ile ve pay olarak davacı adına tesciline olanak vardır. Borçlar Kanunun 18. maddesi gereğince sözleşmelerin amacına uygun olarak ve hukuki sonuç meydana getirecek biçimde yorumlanması gerekir. Kabule göre yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının yukarıda gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine, 28.9.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.