 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1989/7752
K: 1990/787
T: 26.01.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı Hazine vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.9.1986 gününde verilen dilekçe ile tesçil ve men'i müdahale istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda, davanın reddine dair verilen 27.9.1989 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Hazine vekili, evvelce Hasan'ın açtığı tesçil davası sonucu 1982/396-393 sayılı dosya 20 dönümlük taşınazın adına tesçil edildiğini, fazlasının kesilerek Hazine'ye bırakıldığını ileri sürerek, bu kesimin Hazine adına tesçilini ve elatmanın önlenmesini istenmiştir.
Yerel mahkeme davayı reddetmiştir.
Oysa, Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28.5.1986 tarih, 982/369-393 sayılı dosya 20 dönüm taşınmaz zilyetliğe dayalı olarak tesçil edilmiş, fazla kısım kesilerek Hazineye bırakılmıştır. Anılan ilam tarafları bağlayıcı kesin hüküm niteliğindedir. Taraflar, konusu ve hukuki senbebi aynıdır. HUMY.nın 237. maddesine uygun kesin hükmün varolduğu yerde, usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
Olayda, daha önce taraflar arasında geçmiş tesçil davasında o zaman yürürlükte olan 1671 sayılı Yasanın 20. maddesi uyarınca 20 dönüm taşımaz zilyetlikle verilmişse ve fazlası kesilmiştir. Anılan ilamda Hazine lehine kesin hükme dayalı hukuki sonuç sağlayan bir hak oluşmuştur. Bu toprak parçası üzerinde 28.1.1986 tarihli ilamla Hazinenin lehine oluşan hak yok sayılamaz, esasen o tarihte davalının zilyetliği hukuken sona ermiştir. Artık aynı yer üzerinde zilyetlikten bahisle davalı lehine oluşmuş bir haktan söz edilemez. Zilyetlik kesilmiş ve davalının hükümranlığı bitmiş, Hazine lehine bu toprak parçası üzerinde, yasadan doğan bir hak oluşmuştur. Her yasa uygulandığı süre içinde kişiler ve kurumların lehinde ve aleyhinde sonuçlar doğurur. Bu sonuçları, müteakiben çıkan başka yasa ile yok saymak olanaksızdır. Aksi halde, her yasa değişikliğinde kazanılmış hakların ortadan kaldırılması gibi hukuka ve adalete ters sonuçların doğmasına yol açılır. Bu olguyu kabule yer yoktur. Aslında kesin hüküm olsada olmasada, değinilen yolda Hazine lehine oluşmuş hakları yok saymak, hukuken ve yasal olanak kişilerin zilyetliği sona ermiş topraklarda yine zilyetliğin varlığını, sürdüğünü kabul etmek bir çelişki olur. Kaldıki evvelki zilyetlik ne olursa olsun, Hazine lehine yasadan doğan bir hak vardır, bu hakkı ortadan kaldırmak için sebep yoktur. 3402 sayılı Yasanın getirdiği, zilyetlikle yer kazanma konusundaki miktar artırımına dayanılamaz. 3.2.1989 tarihli bozma ilamı, davalı lehine usulî kazanılmış hak oluşturamaz. Zira kesin hükmün varolduğu yerde bu hakka dayanılmaz.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harçla ilgili karara yer olmadığına, 26.1.1990 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
3.2.1989 günlü bozma kararına uyulmakla davalılar yararına usulü kazanılmış hak meydana gelmiştir. Toplanan deliller zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğinin kabulü yeterlidir. Belirtilen nedenlerle hükmün onanması oyundayız.