 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1989/7440
K: 1989/11004
T: 28.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tapu kaydının iptali ile mer'a sınırlandırılması davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen(...) hükmün, Dairemizin 12.9.1989 gün ve 1989/3448-7314 sayılı ilamıyle bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Hazine vekili, pafta 1 ve 224 parselde kayıtlı 119 dönüm miktarındaki taşınmazın halen davalılar adına kayıtlı olduğuna, bu taşınmazın Sultan Beyazıt Han Vakfı'ndan mer'a olarak tahsis edilmiş bulunduğunu, mer'aların kamu malı niteliği olup iptali ile mer'a olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili ise, davalıların eski malik Ayşe'den iyiniyetle satın aldıklarını, 1274 sayılı Arazi Kanununun 99. maddesine göre eski hukukumuzda özel mer'aların mevcut olduğunu, buranın miri veya temruk arazı olmadığını, kadimden beri özel mülkiyete konu olduğunu, Edirne Tapulama Mahkemesi'nce verilmiş ve kesinleşmiş ilama göre buranın davalılara satan Ayşe'ye bırakıldığını, kamulaştırılan kısmın bunun dışında bulunduğunu beyanla red istemiştir. Musabeyli Köyü, davacının yanında davaya katılmıştır.
Mahkeme davayı reddetmiş, dairemizce karar bozulmuştur. bozma kararında; kök tapunun revizyon görüp görmediği, görmüş ise bunların getirtilmesi, kamulaştırma evrakının celbi ile tarafsız bilirkişiler aracılığı ile yerine uygulanması ve ayrıca buranın kamu veya özel mer'a olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtmiştir.
Dosya arasında bulunan Edirne Tapulama Mahkemesi'ne ait dosya ve ekleri incelenmiş, burada ilk malik Ayşe'nin tapulama tesbitine itiraz ettiği, davalının müdahil davacı Musabeyli Köyü tüzelkişi olduğu, dava konusu 224 parsel dahil tüm tapu kapsamının dava konusu olduğu, müteaddit kereler Yargıtay incelemesinden geçerek bozulup sonunda dava konusu 224 parseli de içine alan 5 parsel ve dava dışı 10 parselin tesbit gibi davacı Ayşe adına tesciline karar verildiği, bu kararın onanarak kesinleştiği görülmüştür.
Derdest dosyamızda tüm tapu tedavülleri ve revizyon gördüğü kayıtlarla kamulaştırma evrakı getirtilmiş, yerinde uygulanmış tapu miktarı 5.514.000 m2 olduğu halde 1.000.8000 m2 noksanı ile tesbit gibi Ayşe adına tapuya tescile karar verilmiş ve bu karar onanarak kesinleşmiştir.
Görülüyor ki, Dairemizin bozma kararında belirtilen hususlar yerine getirilmiş, kesinleşmiştir. Ancak dava konusu yerin Sultan Beyazıt Han Vakfı'ndan mer'a olduğu hususu açıklığa kavuşmamıştır. Tapulama Mahkemesi kararında davacı Hazine taraf olmadığı için bu karar onun hakkında kesin hüküm teşkil etmez. Ancak güçlü bir delildir. Eldeki dava nedeniyle yapılan inceleme ve soruşturma da aynı sonucu vermiştir.
Bu nedenle, Dairemiz bozmasında tahkike sevkedilen bozmaya karşı ileri sürülen karar düzeltme istekleri yerinde olmakla beraber tapuda Sultan Beyazıt Han Vakfı'ndan mer'a olduğu yazılı bulunması ve bu konunun açıklığa kavuşturulmamış olması nedeniyle bu yönden ileri sürülen karar düzeltme istemi yerinde bulunmadığından reddi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu yerin kamu malı veya özel mer'a olup olmadığı hakkındaki araştırmaya ilişkin bozma kararına karşı olan düzeltme isteği yerinde görülmediğinden (REDDİNE), uygulama ile ilgili sair bozma nedenlerine karşı olan düzeltme isteğinin kabulü ile bunlara ait sözlerin Dairemizin 12.9.1989 gün ve 3448/7314 sayılı kararından çıkarılmasına, varılan sonuca göre harca yer olmadığına, (...) 28.12.1989 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı Hazine vekili 224 sayılı parselle 1179 dönüm alanındaki taşınmazın davalılar adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmazın öncesinin Sultan Beyazıt Han Vakfı'ndan MERA olarak tahsisli bulunduğnu ve büyük bir bölümünün, köylülere dağıtıldığını, kamulaştırma yapıldığını, köken olarak mera niteliği itibariyle özel mülk olamayacağını ileri sürerek davalılar adına düzenlenen tapunun iptalini istemiştir.
Yerel mahkeme, ilk kararında kamulaştırılan kesimin bu parselin dışında kaldığını ve buranın özel mülk olduğunu vurgulayarak daayı reddetmiştir.
Dairemiz bozma kararında özellikle (kök tapunun revizyon gördüğü parsellerin tutanakları ile kamulaştırma belgelerinin alınmasını, bunları yerine ugyulanmasını, kamulaştırılan bölüm ile dışta kalan bölümün belirlenmesini, kamulaştırılan miktar ve tekabül ettiği yer ile dışta kalan kesimin ayrık olarak gösterilmesini, bu taşınmazın kamuya ait mera olup olmadığının kök kayıtlarından araştırılmasını) bu araştırma sonucu ulaşılacak kanıya göre hüküm kurulması gerektiğini vurgulamıştır.
Bu bozma kararına karşı karar düzeltem yoluna başvurulmuştur. Bu kez dairemizde yapılan inceleme sonucu, çoğunluk, düzeltme isteminin kısmen kabulü düşüncesini benimsemiş isede bu görüşe katılmak olanaksızdır.
ŞÖYLEKİ: Çoğunluk düşüncesi, kamulaştırma konusu araştırılmış olup bu yolda yeniden incelemeye yer olmadığı yolundadır.
Oysa olayın öncesi ele alındığında dayanak tapunun 5.514.000 2 olduğunu ve sınırlarının değişir nitelikte olduğu belirgindir.
Bu tapu kapsamındaki arazi 1940 yılında kısmen kamulaştırılmıştır. Bedeli Devletçe ödenip, muhtaç köylülere dağıtılmıştır. Kamulaştırılan miktarlar tapuda gitti şeklinde gösterildiği halde ana tapunun miktarından düşülmemiştir. Malikin elinde kök tapuya yakın taşınmaz vardır. Oysa bu taşınmazın içinde kamulaştırma yapıldığı dosyadaki belgelerden anlaşıldığı gibi Hazine bu konuyu açıkca ileri sürmüştür.
Bu kesin olguya rağmen dosyada kamulaştırma belge ve haritasının uygulandığına dair açıklık olmadığı gibi kamulaştırılan arazinin neresi olduğu belirlenmemiştir. Kamulaştırmanın bu tapu kapsamından yapıldığı dosyadaki belgelerden anlaşıldığı halde, kamulaştırılan kesimin tapudan ifrazını ve yerini belirleyen bir uygulama ve incelemeye rastlanmamıştır.
20.000 dönümü aşkın kamulaştırma yapıldığına göre, tapuda davalı tarafa artık kalan bir yerin varlığından söz edilemez. Oysa tapu davalı tarafın elinde halen büyük ve tapunun tamamına yakın taşınmaz vardır. Kamulaştırma ile eksilen miktar tapudan düşürülmemiştir ve tapu uygulaması, değişir nitelikteki sınır nazara alınmadan yapılmıştır.
Bu büyük bir çelişkidir. Hem bu tapu kapsamından kamulaştırma yapılacak, hem de kamulaştırılan kesim tapunun dışında denilecek, bu mantığa ve olaya ters bir sonuçtur, kabul edilemez.
Kaldı ki tapu (Sultan Beyazıt Han Vakfı'ndan MERA) ibaresini taşımaktadır. Bu konuda yeterli araştırma yapılmamıştır. İlgili kök kayıtların incelenmesi gerektiğine de bozmada yer verilmiştir. Yukarıda değindiğim tapu miktarı ve kamulaştırma ile ilgili uygulama yapılmamış ve kesin sonuç alınmamıştır. Bu itibarla bozma kararı yerindedir. Kamulaştırma ile ilgili araştırmanın yapılmış olduğunu kabul etmek olanaksızdır.
Bu durumda bozmadan kısmen dönülerek, karar düzeltme isteminin değinilen yönden kabulü için yasal dayanak yoktur. Dosyadaki belgeler ve yapılan inceleme eksiktir. Vurguladığım çelişki giderilmeden hüküm kurulamaz.
Bu yönleri içeren bozma kararı doğrudur. Karar düzeltme isteminin kabulü için sebep ve dayanak olmadığına göre, bozmadan kısmen dönülmesi şeklinde oluşan çoğunluk düşüncesine karşıyım, karara katılmıyorum.
KARŞI OY YAZISI
Kök tapu 5.514.000 m2'dir. Üç sınırı sabit, bir hududu değişken olan bu taşınmazda tapu kaydı miktarı ile geçerli belgelerdendir. Böyle olmasına rağmen 1940'lı yıllarda dağıtıma tabi tutulan bu tapulu çiftlik arazisinden 20.000 dönüm muhtelif parseller halinde köylülere verildii halde dağıtılan parçalar tapuda gittiler şeklinde gösterilecek ifrazlar yapılarak kök kayıtta 5.514.000 m2'lik araziden düşülmemiştir. Aksine dağıtıldıktan sonra genede malikin elinde 5.000 dönümden fazla yer bırakıldığına değinilmiştir. Dağıtıma tabi taşınmazlar tapuya işlenmiştir. Tapusuz zilyet olunan çiftlik arazisi olup olmadığı belli değildir. İstimlak parası alınarak bir dağıtım yapıldığı Hazine tarafından defaatla ileri sürüldüğüne ve bu husus dosya içinde belgesi bulunan istimlake ilişkin fotokopili evrakdan anlaşıldığına göre bunların incelenmesine dair olan bozma kararı doğrudur. Zira; inceleme ve irdeleme neticesinde 20.000 dönümden fazla taşınmazın bu çiftlik arazisinden dağıtıldığı anlaşılırsa kök tapudan gittileri çıkınca tapunun miktarından fazla yer dağıtıldığı anlaşılacağında davalı elinde tapulu gayrimenkulun kalmadığı anlaşılmış olacaktır. Bu husus nedense şimdiye kadar hiç incelenmemiştir. Bu ve bozma kararında yazılı diğer sebeplerle düzeltme isteğinin reddi görüşündeyim.