 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1989/667
K: 1990/968
T: 01.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.4.1988 gününde verilen dilekçe ile 7.7.1986 gün, 1985/656-1986/610 sayılı kararın iade-i muhakeme yolu ile düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 3.8.1988 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı İsmail vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı taraf mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesinde kendilerine isabet eden 863 sayılı parselin numarasının yanlışlıkla 803 olarak yazıldığını, bu yanlışlığın giderilmesi için Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın kabul edildiğini ve parsel numarasının 863 olarak düzeltildiğini, ancak taksim davasında ise 863 sayılı parselin satışına karar verildiğini belirterek iadei muhakeme yolu ile bu satış kararının iptalini, sözleşmedeki yanlışlığın da giderilmesini ve 863 sayılı parselin kendileri adına tescilini istemişlerdir. Yerel mahkeme davayı kabul etmiştir.
Ancak; incelenen dosya kapsamına göre, 19.8.1984 tarih, 011096 yevmiye numaralı taksim sözleşmesinde, 803 sayılı parselin Süleyman'a bırakıldığı yazılmıştır. Davacılar bunun 863 sayılı parsel olduğu savı ile Antalya ikinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açmışlar ise, sözleşmedeki yanlışlık mahkemenin 7.7.1986 tarih, 1985/656 E, 1986/610 K. sayılı ilamı ile düzeltilmiştir. Ayrıca Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1983/936 esas sayılı dosyasında ise 863 sayılı parselin satışına karar verilmiştir. Bu karar davacılar Süleyman ve Şerife vekili Avukat Niyazi'ye tebliğ edilmiş ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Yine anılan dosyada davacıların bir tavzih isteği dahi olmamış, başka mirascı tarafından başka parseller için tavzih istenilmiştir. Davacılar bu kez, satış kararını içeren ve sözü geçen taksim davasındaki 863 sayılı parselle ilgili kararın iptalini ve kendilerine tescilini iade-i muhakeme yolu ile istemişlerdir.
Ne varki, HUMY.nın 445. maddesi hangi hallerde iade-i muhakeme istenileceğini belirlemiştir. Maddede sıralanan sebeplere bakıldığında, davacıların isteğini içeren bir fıkraya rastlanmaz.
Zira ortada yek diğerine aykırı mahkeme ilamları mevcut değildir.
Şöyle ki; taksim ve satış kararını içeren dosyadaki ilam davacılar vekiline tebliğ edilmiş ve kendileri temyiz etmemişlerdir. Oysa anılan ilama karşı temyiz yoluna başvurmaları gerekirdi. Parsel numarasını düzelten karar, sözleşmede düzeltme yapılmasını içeren bir karardır ve mülkiyetle ilgili sonuç getirmez. Kaldı ki, satışı belirleyen karardaki parselde 863 nolu parseldir. Bu kararlar birbirini nakzeden kararlar olmadığı gibi, taksim davasına karşı temyiz yolu açık iken kullanılmamıştır. Mülkiyeti nakledici hükümleri içeren birbiriyle çelişen iki ayrı ilam söz konusu değildir.
Temyiz süresi geçirilmiş, olmakla beraber temyiz yoluna gidilmesi gereken bir konu varken iade-i muhakeme istenilemez. Bu itibarla iade-i muhakeme isteğini içeren davanın dinlenmesine yer yoktur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 1.2.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.