 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1988/8518
K: 1989/1236
T: 07.02.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 7.12.1987 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 13.6.1988 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı tarafından istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili davalı Hüseyin Algürün davacının kayınpederi ve diğer davalı Hasibe Algür'ün kocası olduğunu Hüseyin Algür'ün iki ayrı satış vaadi sözleşmesi ile 39 ada 3 parselde toplam 29 m2 yeri satış vaadinde bulunması ve bir sözleşmenin lehdarı Mustafa Dadak'ın şahsi hakkını temliki sonucu 39 ada 3 (düzeltme ile 819 ada 89 parsel) sayılı taşınmazda bahsedilen 29 metre kare yerin davacıya geçtiğini onun 1955 yılından beri bu yerde oturduğunu her iki davalının müvekkilini mağdur etmek ve satış vaadi sözleşmelerinedn doğan hakkını akim bırakmak için anlaştıklarını bu amaçla Hüseyin Algür'ün mezkür taşınmazdaki payını muvazzalı olarak Hasibe Algür'e devrettiğini bildirerek Hasibe Algür'ün çekişmeli taşınmazdaki payına ait tapu kaydının iptali ile 29/200 payın davacı Hakkı Eldem adına tescilini istemiştir.
Mahkemece satış vaadi sözleşmesi kişisel hak sağladığından tapuya sözleşme şerh edilerek kişisel hak hukuken güçlendirilmediğinden satış vaadi sözleşmelerinden sonra 2.2.1987 günü çekişmeli taşınmazda 196/244 payı satın alan ve bu suretle mülkiyet hakkı sahibi olan Hasibe Algür'e karşı kişisel hakkın ileri sürülmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak hukuken güçlendirilmemiş kişisel hakkın mülkiyet hakkı sahibi üçüncü kişiye karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak mülkiyet hakkının iktisabında kişisel hak sahibini zarara uğratmak amacı ile hareket edilmişse o zaman kişisel hakkın mülkiyet hakkı sahibine karşı ileri sürülmesi mümkündür. Zira bir hakkın sırf gayri izrar eden suistimalini kanun himaye etmez. Nitekim davacı vekili müvekkilinin sözleşme ile satın almak suretiyle çekişmeli yerde 1955 yılından beri oturduğunu çok yakın vaadi sözleşmelerinden doğan hakkını akim bırakmak için satış vaadi sözleşmesinedn dolayı davacıya mülkiyet nakletmekle yükümlü Hüseyin Algür'ün payını diğer davalı Hasibe Algür'e devrettiğini bildirdiğine göre yukarıda açıklanan kural uyarınca davanın dinlenme olanağı vardır.
Öte yandan satış vaadi sözleşmelerinde ve dava dilekçesinde 39 ada 3 parsel sayılı taşınmazdan söz edilmekte ise de davacı vekili 3.2.1988 günlü dilekçesinde 819 ada 89 parsel sayılı taşınmazdan pay tescili istemiştir. Satış vaadi sözleşmelerinde 39 ada 3 parselden sözedilmesine rağmen bu sözleşmelerin içeriği ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu mahalle ve mevkii 819 ada 89 parselin tapu kaydında yazılı mahalle ve mevkiye uygun olduğu görülmektedir. Aradaki çelişikliğin neden ileri geldiği araştırmamış ve hatanın var olup olmadığı saptanmamıştır.
Ayrıca davalı Hasibe Algür'ün 819 ada 89 parsel sayılı taşınmazdaki 196/244 payını kimden aldığı tespit edilmemiş ve Hüseyin Algür'le bağlantısı olup olmadığı sağlanmammıştır. Kabule göre:
Hüseyin Algür, iki ayrı satış vaadi sözleşmesi ile toplam 29 m2 yeri toplam 5500 TL satmıştır. Davanın niteliğine binaen dava değeri iki satış vaadi sözleşmesinde yazılı satış bedelleri toplam 5500 liradır. Bu değer üzerinden tayin edilecek vekalet ücreti yerine dava dilekçesinde yazılı bedeli üzerinden tayin edilen vekalet ücreti ile davacının sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla davanın dinlenme olanağı olduğunun gözönünde tutularak tarafların iddia ve savunma doğrultusunda ikame edecekleri delillerin toplanması satış vaadi sözleşmesi de 39 ada 3 parsel bahsedilmesinin bir hatadan mı ileri geldiğinin araştırılması davalı Hasibe Algür'ün çekişmeli olup olmadığının saptanması bilahare varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi için eksik inceleme ve soruşturmaya yanlış görüş ve düşünceye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 7.2.1989 gününde BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.