 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1988/7995
K: 1988/7452
T: 15.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine 26.1.1988 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 28.6.1988 günlü hükmün Yargıtayca, incelenmesi davacı tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, 250 ada 1 parsel sayılı taşımazda 110 m2 lik yerin davalı kardeşine ait olduğunu, onun muvafakatı ile söz konusu yere bina yaptığını, kardeş oldukları ve birbirlerine güvendikleri için sözleşme düzenlenmediğini, yaptığı evde ikamet ettiğini, bu evin bir odasını da bakkal dükkanı haline getirdiğini ve orada bakkallıkla uğraştığını; bakkal dükkanını işletebilmek bakımından ruhsat alması ve maliyeye kaydedilmesi zorunlu olup kira kontratosu istendiğini, bu nedenle formalite icabı kira sözleşmesinin akdedildiğini, yoksa ev içinde kira sözleşmesi düzenlenmesi gerektiğini, bina değerinin zemin değerinden açıkça ziyade olduğunun saptandığını bildirerek muhik tazminat karşılığı çekişmeli taşınmazın temlike tescilini istemiştir.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilen tapu kaydına nazaran 250 ada 1 parsel sayılı 7226 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, 140/7226 payı davalı İhsan Zorlu'ya aittir. Diğer paydaşların adları bildirilmemiş ise de, mezkür taşınmaz müşterek mülkiyet halindedir. İddia ve savunmaya nazaran tapu malikleri, özel parselasyonla kendilerine ayrılan yerleri kullandıkları anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.6.1984 gün ve 1981/14 esas, 1984/710 karar sayılı ilamlarında belirtildiği veçhile, bir kimse müşterek mülkiyet halinde olan ve paydaşlarınca özel parselasyona tabi tutulan taşınmazda, bir paydaşa ayrılan yeri haricen devraldığı ve o yere bina yaptığı takdirde, temliken tescil davasının dinlenme olanağı vardır. Öte yanda, temliken tescil davalarında, uzman bilirkişiler, kendi uzmanlığına dahil olan konu hakkında rapor düzenleme yetkisine haizdirler. Onların raporlarında, hukuki konularda beyanda bulunmaları mümkün değildir.
Bu itibarla, temliken tescil için Medeni Yasanın 650. maddesinde öngörülen koşullar ile özellikle açıklanan konularda tarafların ikame edecekleri delillerin toplanması, mahallinde keşif yapılması, uzman bilirkişilerden dava konusu yerin, muhdesatın niteliği ve değeri hususunda gerekçeli rapor alınması toplanacak delillerin ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması ve bu hususun karar yerinde de gösterilmesi, bilahare varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, gerekli inceleme ve soruşturma yapılmadan, hukuken geçerli olmayan bilirkişi raporuna istinaden davanın reddi, doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.11.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.