 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1988/6722
K: 1988/8393
T: 16.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine 27.6.1986 gününde verilen dilekçe ile muvazaanın men'i ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabülüne dair verilen 2.7.1987 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı adına tapuda kayıtlı 1545 parsel sayılı taşınmazda sebze ziraati yapıldığı, son turfanda dönemi ile kış ürünü sırasında güneş ışıkları güney yönden geldiğinden, davalıya ait 660 sayılı parselde, sınırdan itibaren bir metre içerde 60 santim aralıklı ve 66 metre uzunlukta 3 sıra halinde dikili 10-12 metre boydaki kavak ağaçlarının ışıklanmayı engellediği ayrıca 1545 sayılı parsele 3-4 metre giren kavak ağacı köklerinin zirai faaliyette büyük ölçüde verim düşüklüğüne sebep olduğu, bu zararın giderilmesi için ağaçların kesilmesi gerektiği yapılan keşif sırasında dinlenen uzman bilirkişinin raporlarından anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, başkasına zarar vermemek kaydıyla bir kimse taşınmazında dilediği gibi tasarruf edebilir.
Diğer yandan ortak sınırı aşarak komşu taşınmaza zarar veren ağaç kök ve dallarının kesilmesine karar verilebilir. Bu yön M.K.nun 661. maddesi gereği bulunmaktadır.
Ağaçların kökten ve tümü ile kesilmesi bakımından eldeki olayda bir neden bulunduğu karar yerinde tartışılmamıştır. Özellikle kavak ağaçlarının sırf zarar vermek maksadı ile dikildiğinden söz edilmemiştir. Başlangıçta açıklanan durum anılan istikamette bir yoruma müsait'te değildir. O halde yapılacak iş, ağaçların seyrekleştirilmesi veya belli bir sıranın kal'inin ışıktan yararlanma bakımından yeterli olup olmayacağı üzerinde durulmalı, ya da kesilme yerine başka bir tedbirin varlığı yolunda uzman biirkişi mütalaasına başvurulmalı ve bundan sonra bir sonuca varılmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.12.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.