 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1988/5913
K: 1989/9043
T: 31.10.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 3.11.1986 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesi gereğince tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle gereği düşünüldü:
KARAR : Davalı Mevlüt Y. aralarında noterlikçe re'sen düzenlenen 20.9.1984 gün 29312 sayılı sözleşme ile, İşçi Yapı Kooperatifi tarafından 10 parsel sayılı taşınmazda yaptırılan binanın zemin kat 1 numaralı dairesini 2.000.000 liraya davacı Hürü İ.'e satışını vaad ettiği, satış bedelinin 1.385.000 lirasını peşinen, kalan 615 bin lirayı da 1.4.1985 gününde alıp davacıyı ibra ettiği, davacının anılan senetle SS.Kurumu ile Kooperatife olan davalı borcunu üstlendiği, bu arada Mevlüt Y, sözleşme tarihinde kira ile yedinde bırakılan dava konusu daireyi 16.1.1985 gün 2950 sayılı satış vaadi senedi ile diğer davalı Müslüm H.'a 950.000 liraya sattığı, adı geçen Müslüm H.'nın da 29.5.1985 gününde açtığı feraga icbar davasının yargılaması sonunda adına tesciline dair verilen 8.10.1985 gün 1985/321-405 sayılı kararla, 9.12.1986 gününde tapuda tescil işlemini yaptırdığı dosyadaki yazılardan anlaşılmaktadır.
Davacı vekili söz konusu 2. satışın muvazaalı olduğunu, davalı Mevlüt Y.'un ferağ için yaptığı çağrıların semeresiz kaldığını, diğer davalı Müslüm H.'ın da tüm durumdan haberdar olduğunu, iki davalının yakın akraba olduklarını, 10.000.000 lira değerde olan dairenin 950.000 lira gibi çok düşük fiyatla satıldığını, bunun muvazaa için sebep olabileceğini, ayrıca muvazaa tanıkları bulunduğunu ileri sürerek, hükmen ferağla oluşturulan 9.12.1986 gün 7740 yevmiye numaralı tapu kaydının iptali ile 1 no.lu dairenin adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Melvüt Y. davayı takip etmemiş, diğer davalı Müslüm H. ise, davacının hakkının kişisel olduğunu, bunu ancak akidine karşı ileri sürebileceğini, bu davada kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, kendisinin ise hem ilamla ve hem de tapu ile mülkiyet hakkı sahibi durumunu ibraz ettiğini, davasının davalı Mevlüt Y.'dan sadece tazminat isteyebileceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaalı satışın kanıtlanamadığından sözedilerek davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Kural olarak ve yerleşmiş uygulamalara göre, aynı yerine muhtelif zamanlarda başka başka kişilere satışının vaadedilmesi halinde bunlardan muhaddem tarihli olan sözleşmeye itibar etmek gerekmektedir. Ancak bu olayda değişik bir durum mevcuttur. Davalılar; daha önceki sözleşme ile davacının kazandığı şahsi hakkını bertaraf etmek amacıyla ve birlikte hareket ederek taşınmazın davalı Müslüm'e satışını sağladıkları, bunun ise tapuda tescile kadar uzandığı, özellikle satışın sağladıkları, bunun ise tapuda tescile kadar uzandığı, özellikle satışın muvazaalı olduğu iddia edilmiş, bu konuda davacının gösterdiği tanıklar dinlenmiştir. Toplanan deliller yazılı biçimde hüküm kurulmasına yeterli bulunmamaktadır.
O halde yapılacak iş, taşınmazın gerçek değeri tesbit olunmalı, davalıların yakın akraba olup olmadıkları ve akraba iseler bunun derecesinin ne olduğu araştırılmalı, taşınmazın SS.Kurumuna ve Yapı Kooperatifine olan borcunu birlikte ödedikleri belgelendirilmeli, davalı Mevlüt Y.'un bu olay nedeniyle dolandırıldığının şikayet edilmesi üzerine tutuklandığı ve hakkında ceza mahkemesinde dava açıldığı belirlendiğine göre bu dava neticesinin ve ceza davasında toplanan delillerin niteliği saphtanmalı, bu davaya etkisi belirlenmeli, davalı Müslüm H.'ın 16.1.1985 gününde satış vaadi senediyle taşınmazı satın aldıktan 4,5 ay sonra feraga icbar davası açması ve bu davaya davalı olarak Mevlüt Y.'un gelmemesi ve davanın bu nedenle kısa sürede sonuçlanması hali de gözönünde tutularak, eksiklikler giderildikten sonra tüm deliller bir arada ve toplu halde takdir edilmeli ve gerektiğinde uyuşmazlığın yeminle çözümü cihetine gidilmeli ve bunların sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yetersiz inceleme ve soruşturma ile hüküm kurulamaz.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde bulunduğundan hükmün BOZULMASINA, 31.10.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.