 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1988/5086
K: 1988/7443
T: 15.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı Seçkin Ergin vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.11.1987 gününde verilen dilekçe ile şahzi hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 4.4.1988 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı Tesse İnşaat Kollektif Şirketi ile müvekkilesi arasında haricen düzenlenen 8.11.1975 günlü daire satış sözleşmesine dayanarak 7561 ada 11 parsel sayılı taşınmazda yapılan ve tapuda kat irtifakı kurulan apartmanda 62-3 numaralı dairenin davacı adına tescilini istemiştir. Dosya kapsamı ve toplanan deliller itibariyle dava konusu dairenin satınalma suretiyle Sümerbank Genel Müdürlüğü adına tapuda kayıtlı olduğu, davacı idarece mensuplarına diğer dairelerle birlikte lojman olarak tahsis edildiği, davacının bu yerde oturmadığı saptandığına ve olayda 30.9.1988 gün ve 1987/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama olanağı bulunmadığına göre, harici sözleşmeye istinaden açılan işbu tapu iptali ve tescil davasının dinleme olanağı yoktur.
Öte yandan, yukarıda değinildiği veçhile davaya dayanak yapılan ve tapuyu taşınmazı satışına ilişkin bulunan harici sözleşme, hukuken geçersizdir. Bu satış sözleşmesi Tapuya şerh edilmemiş ve hukuken güçlendirilmemiştir. Ayrıca davalı Sümerbank Genel Müdürlüğünün, davacıyı zararlandırmak amacı ile çekişmeli daireyi satın aldığı iddia ve ispat edilmemiştir. Esasen böye bir durumda sözkonusu değildir. Davalı Sümerbank Genel Müdürlüğünün davacıya haricen satıldığını bilerek çekişmeli daireyi temellük etmesi, ilgili idarenin kötü niyetli olduğunun kabulünü gerektirmez ve tapuda yapılan iktisabıda geçersiz kılmaz.
Açıklanan durum itibariye davanın reddi doğrudur. Ancak şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil davalarında dava değerini satış sözleşmesinde yazılı satış bedelinin teşkil ettiği düşünülmeden davacının keşfen saptanan ve bilirkişi raporunda yazılı olan değer üzerinden tayin olunan vekalet ücreti ile sorumlu tutulması, usul ve yasaya aykırıdır. Bu yönden hükmün BOZULMASINA ve yargılamanın tekrarında bir yarar görülmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin hükmün esasına ilişkin olan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, 16 Mayıs 1987 günlü Avukatlık ücret tarifesi gözönünde tutularak davalılar lehine tayin edilen (925.000) lira vekalet ücretinin (30.800) lira olarak değiştirilmesine ve hükmün, bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 15.11.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.