 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1988/4256
K:1988/6523
T:13.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ORMAN SINIRLARI İÇİNDE KALAN YER
- TOPRAK DAĞITIMI
ÖZET: Orman sınırları içersinde kalan veya orman dışına çıkarılan alanlarda toprak dağıtım [tevzi] yoluyla verilen taşınmazlar, "işlemleri tamamlanmamış olsa bile" başka koşul aranmaksızın haksahipleri adına tesbit ve tescil olunur.
(3402 s. Kadastro K m. 45/3)
Taraflar arasındaki tapu iptali, men'i müdahale, tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hükmün; Dairemizin 12.1.1988 gün ve 1986/8639 - 1988/1222 sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı Orman İdaresi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
Davacı (davalı), Veli tarafından davalı (davacı) Orman İdaresi aleyhine 17.6.1 985 tarihli dilekçe ile açılan men'i müdahale ve tazminat davasında; çekişmeli taşınmazın, kendisine 4753 sayılı Kanuna göre tevzian verildiğini, Kaş Tapu Sicilinin 19.1.1952 tarih ve 61 sıra numarasında kayıtlı bulunduğunu, bu taşınmaza malik ve zilyed olduğunu, Orman İdaresinin buna rağmen kendisinin yetiştirdiği çam ağaçlarını kestiğini ve telle sararak müdahale eylediğini, ileri sürerek adı geçen idarenin tesbitte elde edilen sonuca göre, müdahalesinin meni ile tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
Orman İdaresi de davacı aleyhine karşılık, tapu iptali ve men'i müdahale davası açmıştır.
Mahkemece yapılan soruşturma sonunda; Orman İdaresince açılan davaların reddine, davacının ise davalarının kabulüne karar verilmiştir. Bu karar idarece temyiz edilmiş ise de, Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Dosya kapsamına, yasal gerektirici nedenlere ve ahiren nesrolunan 3402 sayılı Kanunun 45/3. maddesi uyarınca hüküm kurulduğuna göre temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.''
Bu durum karşısında karar düzeltme isteği hukuki dayanaktan yoksun kalmaktadır. 0 halde talebin reddi gerekir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle HUMK.nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteğinin (REDDİNE), aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince takdiren 1500 lira para cezasıyla 5000 lira red harcının düzeltme isteyenden alınmasına, 13.10.1988 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı gerçek kişi, kendisine ait tapulu taşınmaza, Orman İdaresinin elattığını ileri sürerek bu tecavüzün önlenmesini istemiştir. Orman İdaresi ise, taşınmazın Orman sayılan yer olduğunu ve 4753 sayılı Yasa gereği oluşmuş tapunun hukuki değeri bulunmadığını belirterek tapunun iptalini ve elatmanın önlenmesini istemiş ve davalar birleştirilmiştir.
Yerel mahkeme, Orman İdaresinin iptal isteğini reddedip, gerçek kişinin elatmanın önlenmesi davasını kabul etmiştir.
Dairemiz, 17.12.1987 tarihli kararında 3402 sayılı Yasanın 45/3. maddesi uyarınca hüküm kurulduğunu belirleyip kararı onamıştır.
Bu kez Orman İdaresi karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Dairemizde çoğunluk düşüncesi, isteğin reddi yolunda oluşmuş ise de, bu görüşe katılmaya olanak yoktur.
Şöyleki: Yerel mahkeme kararı 29.4.1986 tarihlidir ve bu kararda 3402 sayılı Yasa esas alınmamıştır. Zira hüküm tarihinde anılan yasa mevcut değildir. Mahkeme, taşınmazın niteliğinin Orman olduğunu belirlemiş olmasına rağmen, resmi belge niteliğindeki tapunun varlığından bahisle Orman İdaresinin davasını reddetmiştir.
Öncelikle, 4785 sayılı Yasa ile tüm Ormanlar devletleştirilmiş olduğuna ve olayımızda 1744 sayılı Yasanın 2. maddesine göre bir uygulama söz konusu olmadığına göre, öncesi Orman iken açma sonucu tarım arazisine dönüşen veya halen Orman olan taşınmazlar için tapu nasıl oluşursa oluşsun hukuki değer taşımaz.
1744 sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca bir işlem söz konusu olsa dahi dışarı çıkarılan Orman kesimi yine şahıslara özel mülk olarak iade edilemez. 2896 sayılı Yasanın 2. maddesi bu tür taşınmazların kimlere ve hangi koşullarla iade edileceğini belirlemiştir.
Olayımızda bir iade işlemi söz konusu değildir. Orman sayılan bir taşınmazın tapusunun iptali isteği vardır.
Ayrıca Dairemizin onama kararında sözü edilen 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin 3. fıkıasına gelince, bu maddenin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkranın tapulu taşınmazlarla ilgili bölümü Anayasa Mahkemesi 'nin 1.6.1988 tarih 1987/31 esas ve 1988/13 karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Aynı maddenin devamında yer alan 4753 ve 2510 sayılı Yasa ile kişilere verilen tapulu yerlerin sahiplerine bırakılacağı açıklanmıştır. Anayasa Mahkemesi açılan bir davada, iptali istenilen maddenin dava konusu olayda uygulanması gerekiyorsa inceleme yapar, aksi halde o madde inceleme konusu olamaz.
Anayasa Mahkemesi 'nin anılan iptal kararında 45. maddenin 3. fıkrasının devamı olan 4753 ve 2510 sayılı Yasalarla ilgili bir uygulama söz konusu olmadığı için bu konular incelenmemiş ve bu konuda bir karar verilmemiştir.
İşte şimdi olayda, 4753 sayılı Yasa ile ilgili bir uygulama vardır ve bu yasa gereği oluşmuş tapuların tekabul ettiği yerler orman ise bu tapularında hukuki değerinin olamıyacağını kabul etmek gerekir, çünkü 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin 3. fıkrasının devamında yer alan 4753 ve 2510 sayılı Yasalara göre oluşmuş tapulara dayanılarak Ormanın kişi veya kurumlara iadesi yine Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırı olacaktır.
Şimdi bu aykırılığı açıklamadan önce 3402 sayılı Yasanın 45: maddesi ile Anayasanın 169-170 maddelerini ele alıp incelemek gerekir. 3402 sayılı Yasanın 45. maddesi şöyledir:
Madde 45: Orman dışına çıkarılmış ve çıkarılacak yerlerde değişik 6831 sayılı Orman Kanununun 2. maddesinin (B) bendinde belirtilen şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim sahaları ile tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi tarım arazileri, 31.12.1981 tarihinden önceki vergi kaydı veya geçerli bir belgeye dayanmak şartıyla 14. maddeye göre zilyetleri adına tesbit edilir. Zilyetlik müddeti 31.12.1981 tarihinden geriye doğru hesaplanır.
6831 sayılı Orman Kanunu veya ek ve değişikliklerine göre Orman Kadastrosu yapılarak evvelce Hazine adına tesbit veya tescil edilmiş yerlerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Orman sınırları içerisinde kalan veya Orman dışına çıkarılan alanlarda tapulu yerlerle iskan suretiyle veya toprak tevzi yoluyla verilen yerler işlemleri tamamlanmamış olsa dahi başka bir şart aranmadan hak sahipleri adım tesbit ve tescil edilir.
6831 Sayılı Orman Kanununun değişik 2. maddesinin (B) bendinin uyguknmasında bu madde hükmü tatbik edilir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu gereğince belirtilen turizm alanlarında Orman Kanunları hükümleri'ne göre tahsis edilen yerlerde ve imar planları nın kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallar hakkında yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanmaz.
Yukarıya aldığım 45. madde niteliğini kaybeden tapulu yerlerin tapu maliklerine ve tapusu olmayan taşınmazların ise 31.12.1981 tarihinden önce zilyet olan kişilere verileceği hükmünü getirmiştir.
Anayasanın 169 ve 170. maddelerini de aynen aşağıda açıklıyorum:
Madde 169: Devlet, ormanlarının korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli, kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan Ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları karnına göre devletçe yönetilir ve işletür. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu kararı dışına irtifak hakkına konu olamaz? Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrib edilmesine yol açan siyasi propoganda yapılamaz.
Münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak ormanı yok etmek veya daraltmak amacı ile işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştü rülmesinde kesin yarar olduğu tesbit edilen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan, tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik, gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tesbit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında orman sınırlarıncla daraltma yapılamaz. B- Orman köylüsünün korunması Madde 170: Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tesbiti ve orman sınırları dışına çıkarılması, orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir. Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır. Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.
Yukarıda açıkladığım 45. maddenin 3; fıkrası tapulu yerleri esas almıştır.
Orman içinde veya bitişiğinde tapulu yerlerle 4753 ve 2510 sayılı Yasa ile dağıtılmış taşınmazlar sahipleri adına tescil edilir, denmektedir. Anayasanın, yukarıya aldığım maddelerinde ise ormanların özel mülk konusu ola- mıyacağı zilyetlikle iktisap edilemiyeceği belirlendigi gibi, ayrıca 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından Orman niteliğini kaybeden taşınmazlarla ve orman içindeki köyler halkının orman dışına çıkarılması halinde bu konuları düzenliyen yasalar yapılması emredilmiştir Yoksa Anayasa Ormanların kişi veya kurumlara dağıtılmasını emretmemiştir.
Bu maddeler gereği çıkarılan 2924 ve 2896 sayılı Yasalarda bu konular ele alınmış ve neler yapılacağı vurgulanmıştır. Bu yasalarda da, yine tapulu veya tapusuz olsun Orman dışına çıkarılacak yerlerin nasıl değerlendirileceği açıklanmıştır.
Bunun dışında tapulu yerlerin şahıs ve kurumlara iadesini sağlayacak bir yol açılmamıştır.
Bu durumda 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin 3. fıkrasında değinilen tapulu yerler ibaresindeki tapu ile 4753 ve 2510 sayılı Yasalarla oluşmuş tapular arasında bir fark olduğunu düşünmek olanaksızdır.
Tapu mülkiyet belirleyen bir bel gedir ve nasıl oluşursa oluşsun aynı değeri taşır, aynı sonucu sağlar. O halde 3. fıkrada yer alan ve iptal edilen tapulu sözcüğü ile başlayan kesimin devamında yer alan 4753 ve 2510 sayılı Yasalarla oluşmuş tapulu yerlerde, Orman veya ormandan açılmış ise bunlarında kişi ve kurumlara verilmesi söz konusu olamaz. Aynı nedenlerle bu fıkrada Anayasa 'ya aykırıdir. Bu fıkraya göre mahkemelerce hüküm kurulduğu takdirde Anayasa Mahkemesinin kısmi iptal kararına rağmen, 4753 ve 2510 sayılı Yasalarla oluşmuş tapulara dayananlar, Ormandan yer kazanacaktır. Bu durum ikili bir uygulamaya beraberinde getirerek hak ve adalete ters düşen sonuçların oluşmasını sağlıyacaktır.
Toplumun, adalete olan güveninin sarsılmaması hukukta, eşitlik ve devamlılık ilkesinin korunması gerekir. Bu ilkelerin yaşatılmasını ve uygulanmasını sağlıyan yollar vardır. Şöyleki:
Anayasanın 152. maddesi; mahkemelere, Anayasa Mahkemesine baş-vurma hakkını tanımıştır. Yargıtay, Yüksek Mahkeme olarak bu hakka sahiptir.
Ormanların tahribini ve yok olmasını önlemek ülkenin geleceği yönünden tartışma götürmez bir zorunluluktur. 0 halde Anayasa Mahkemesi 'ne başvurulup sonucu beklenmelidir.
Bu aşamada karar düzeltme isteğinin reddi düşünülemez.
Sonuç: Yukarıda açıkladığım nedenlerle 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin 3. fıkrasında yer alan (4753 ve 2510 sayılı Yasalarla oluşmuş tapulu yerlerin sahiplerine bırakılacağını belirleyen bölümünün de Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırı olduğunu vurgulayacak, bu bölümünde iptali İÇin Anayasanın 152. maddesinin verdiği hakka dayanılarak Anayasa Mahkemesi 'ne başvurulup, sonucunun beklenmesinin zorunlu olduğu kanısındayım. Bu itibarla, belirlediğim yola başvurmadan Orman Genel Müdürlüğü 'nün karar düzeltme isteğinin reddi yolunda oluşan çoğunluk düşüncesine katılmıyorum, karara karşıyım.
Üye Ferruh ATBAŞOĞLU