 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1988/4247
K: 1988/6201
T: 04.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı Arif Sargın vekili tarafından, davalılar aleyhine 9.9.1987 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar suretiyle tescil Ayşe Davarcılar ve arkadaşları vekilide karşılık dava dilekçesi ile senet iptali istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; Ferağa icbar suretiyle tescil davasının reddine ve Antalya 1. Noterliğince düzenlenen 27.11.1986 tarih ve 75993 sayılı sözleşmenin iptaline dair verilen 16.2.1988 günlü hükmün Yargıtayca, incelenmesi davacı ve karşılık davalı tarafından istenilmekle, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR : Davaya dayanak yapılan ve Antalya 1. Noterliğince 27.11.1986 gün 75993 yevmiye numara ile resen düzenlenen sözleşme ile Haydar Davarcılar Antalya Kızıltoprak mahallesinde kain ve tapu sicilinin 98 pafta 110 ada 20 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve hissesinin tamamını Arif Sargına, onun tarih ve numaraları belirtilen kat karşılığı inşaat sözlemeleri uyarınca yapmakta olduğu Haşim İşçan Mahallesinde kain ve tapu sicilinin 1250 ada 6 parsel sayısında kayıtlı taşınmazdaki binanın 7 ve 8 Sinan Mahallesinde kain ve tapu sicilinin 2556 ada 10 parsel sayısında kayıtlı taşınmazdaki binanın 8 numaralı bağımsız bölümlerine karşılık ve söz konusu arsadaki kendi hissesi 25 Milyon lira olmak üzere satmayı ve ferağını vermeyi, satış bedeli olarak sözü edilen daireleri almayı vaadetmiştir. Arif Sargında, toplam değerleri 25 Milyon lira olmak kaydı ile söz konusu daireleri, Haydar Davarcıların 98 pafta 110 ada 20 parseldeki hissesine karşılık satış vaadinde bulunmuştur. Bu suretle, Haydar Davarcıların 98 pafta 110 ada 20 parseldeki payını satış vaadinin bedelini söz konusu daireler teşkil etmektedir. Davacı Arif Sargın, satış vaadi sözleşmesinin bedelini teşkil eden iki dairenin mülkiyetini Haydar Davarcıların mirasçılarından Hüseyin Davarcılar, Zehra Demirok'a (Davarcılar) intikal ettirmekle kendi edimini yerine getirmiş ve üçüncü dairenin mülkiyetini nakletmek için karşı tarafa teklifte bulunmuştur. Şu durumda sözleşmeyi trampa değil satış vaadi olarak nitelendirmek ve delilleri buna göre değerlendirmek gerekir. Bazı hallerde satış akti ile trampa aktinin karma bir anlaşma biçiminde ortaya çıkabileceği gözetilmelidir.
Bu itibarla, davaya dayanak yapılan sözleşmenin niteliğini tayinde ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek kurulan hüküm, isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve karşılık davalı Arif Dargın vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 4.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.