 |
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1988/1609
K:1989/4068
T:20.04.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- DEĞİŞEBİLİR SİNİRLİ TAPU VE VERGİ KAYDI (ZİLYEDLİKLE EDİNME),
ÖZET : Değişebilir sınırlı tapu ve vergi kaydı kapsamı dışında kalan taşınmaz koşulları var ise zilyedlikle edinilebilir.
(3402 s. Kadastro K. m. geçici m. 1/2)
Davacılar tarafından, davalı aleyhine 13.6.1964 gününde verilen dilekçe kadastro tahdidine itiraz edilmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 3.6.1987 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya münderecatına, hükmün dayandığı delil ve gerekçelere, daha önceki bozma kararları doğrultusunda sonuca varıldığına göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak, dayanılan tapu ve vergi kaydına göre "hali-bayır" olan genişletilmeye elverişli sınır bulunduğuna nazaran buralara miktarı ile geçerlilik verilebilir. Vergi kaydında miktar yazılı olmadığı bildirilmektedir. Şu hali ile tapudaki miktar fazlası bakımından halen yürürlüğe girmiş bulunan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü gözetilerek bir sonuca varılması gerekir. 0 halde sulu toprakda 40 ve kuru toprak için 100 dönüme kadar olan yerler için zilyetlikle kazanılma olanağı bulunduğundan davacıların bu yolla adlarına tescil edilmiş başkaca taşınmazlar bulunup bulunmadığı araştırmalı ve tümünün sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ancak, bu arada 3402 sayılı Kanunun geçici 1/2. maddesi gereğince dosyanın görev yönünden kadastro mahkemesine gönderilmesi icab edeceği öncelikle gözetilmelidir.
Sonuç : Temyiz itirazlarının yukarıda belirtilen hususa hasren kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 20.4.1989 gününde bozmada oybirliği, gerçekçesinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Kayıt fazlası olarak kadastroca Hazine adına saptanan t.aşınmazın tapu ve vergi kaydı sınırları içinde kaldığını ileri süren davacı taraf tesbitin iptalini istemiştir.
Yerel mahkeme davayı kabul etmiş ve temyiz incelemesi sırasında Dairemiz kararın bozulması yolunda görüş birliğine varmıştır.
Kararın bozulması düşüncesine katılmıyorum. Ancak bozma gerekçesinin eksik olduğu kanısındayım.
Şöyleki: Dayanılan 1316 tarih 122 ve 173 numaralı tapu kaydı, yapılan keşiflerde yerine tam olarak oturmamış, ancak İki sınırı ile uyum sağlanabilmiştir. Ayrıca yine dayanak olarak sınırlar 242 yazım numaralı vergi kaydının miktarı yoktur ve dört sınında sabit değildir. Bu durumda miktarı olmayan sınırları sabit olmayan bir vergi kaydına asla itibar olunamaz. Bu kayıt kanımca hiçbir şekilde delil olamaz ve yok hükmündedir. 10 hektarlık miktarı tamamen dayanaktan yoksun ve gerçek dışıdır. Özel İdarenin 3.2.1983 tarih ve 83/230 sayılı yazısında dahi vergi kaydının miktarı ve sınırlarının bulunmadığı açıklanmıştır. 0 halde vergi kaydına dayanma olanağı yoktur.
Tapu kaydının ise İki sınırı uyup diğerleriyle kesin irtibat kurulmadığı halde bu yere aidiyeti kabul edilmiştir.
Bu durumda bu tapu kaydının kadastro tesbitleri sırasında hangi parsellere reviyzon gördüğü Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmalıdır. Zira burada tam uygunluk sağlanamadığına göre başka parsellere uygulanmış olması mümkündür.
Başka parsellere revizyon görmüş ise bu taşınmazların tapu dışı olduğu sonucu ortaya çıkar ve ancak zilliyetlik hükümleri uygulanabilir. zilyetlik konusuna gelince burada 3402 sayılı Yasanın 14. maddedeki kısıtlama nazara alınarak gerekli araştırına yapılıp ula şılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Sonuç : Yukarıda açıkladığım nedenlerle çoğunluğun bozma düşüncesine katılmakla beraber eksik olan gerekçeye karşıyım.
Ferruh ATBAŞOĞLU Üye