 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2006/6760
K: 2006/11218
T: 06.07.2006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı Dış Ticaret Bank AŞ ile davalı Ertan Civaoğlu arasındaki davada (İzmir 1. Tüketici Mahkemesi)nce verilen ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 7/7/2005 günlü ve 2004/319-2005/1108 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Cumhuriyet Başsavcılığının 6/4/2006 gün ve Hukuk-35360 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, taraflar arasındaki kredi kartı sözleşmesi uyarınca davalıya kredi açılıp kullandırıldığını, ancak davalının borcunu ödemediği gibi, aleyhine girişilen icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, 288.164.074 Liranın ödetilmesi için girişilen icra takibine itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna nazaran davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; uyuşmazlığın değeri itibariyle temyiz sınırı altında kaldığından, davalı vekilinin yazılı emir yoluyla kararın bozulmasını talep etmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hükmün kanun yararına bozulmasını istemiştir.
Davacı, davalının kredi kartı kullanarak yaptığı harcama tutarlarını ödemediğini, aleyhine girişilen icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/e maddesinde tanımı yapılan "tüketici tarafından banka kartı kullanılarak yapılan ödemelerin, yine anılan Yasanın 3/h maddesinde belirtilen "tüketici işlemi" olduğunda duraksama olmamalıdır. 4077 sayılı Yasa ile getirilen önemli değişikliklerden birisi de, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ile ilgili olup, bu düzenleme ile, tüketici işleminden doğan uyuşmazlıkların pratik, kısa ve ekonomik bir biçimde çözümlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 22. maddesinin 5. fıkrasıyla da, değeri 500.000.000 liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunluluğu getirilmiş, başvuruda tüketici, satıcı, sağlayıcı ayırımı yapılmamıştır. Somut olayda, uyuşmazlık konusu asıl alacak 143.763.855 lira olduğuna göre Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan açılan bir davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece davanın bu nedenle reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, kabul şekline göre de 6/3/2003 tarih ve 4822 sayılı Yasanın 15. maddesi ile değiştirilen 4077 sayılı Yasanın 10/f maddesi hükmü gereğince %165 olan akdi faiz oranının yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere gecikme faizi uygulanması gerekirken alacağa %247,50 faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 6/7/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.