 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2003/4079
K: 2003/8062
T: 19.6.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.101,105
Davacı, davalı hastaneye 5.1.2001 tarihli fatura ile 19.160 Kg. kalorifer yakıtı sattığını, davalının borcunu 7.12.2001 tarihinde keşide edilen ihtarnameye rağmen ödemediğini, alacağının zamanında ödenmemesi nedeniyle zarara uğradığını, faizle karşılanamayan munzam zararı ile birlikte alacağının tahsili için giriştiği icra takibine davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının borcun aslı dışındaki faiz ve munzam zarar talebinin hukuki dayanağı olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının takibin işlemiş faiz ile ilgili alacak kısmının 2.832.629.105 TL.'lik bölümüne ve munzam zararın ise 3.358.279.813 TL.'lik kısmına yaptığı itirazın iptaline, takibe konu edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren %70 reeskont faizi uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
KARAR :
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Davacının davalı hazineye kalorifer yakıtı sattığı ve 5.1.2001 tarihli fatura düzenlendiği, borcun davalı yanca ödenmediği, bu nedenle alacak, faiz ve munzam zararın ödetilmesi için girişilen icra takibine davalının itirazı üzerine, vaki bu itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı, delil olarak münhasıran faturaya dayanmıştır. Davalı, faturaya dayanak olan borcunun olduğunu kabulle birlikte, davacı hakkında kendileri ve çeşitli kurumlara satılan kalorifer yakıtı nedeniyle soruşturma sonucunda dava açıldığını ve bu davanın sonucunun beklendiğini, bu nedenle borcun ödenmediğini, savunarak davanın reddini dilemiştir.
Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur. ( BK 101. md. ) Davacı, davalıyı keşide ettiği 7.12.2001 tarihli ihtarname ile temerrüde düşürmüştür. İhtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük süre verildiğinden, davalı ancak, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün sonra temerrüde düşmüş sayılır ve davacı bu tarihten itibaren alacağına faiz istemeye hak kazanır.
İhtarname davalı tarafa 14.12.2001 günü tebliğ edilmiş olduğuna göre davalının 21.12.2001 günü temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Hemen belirtelim ki davalının temerrüde düştüğü 21.12.2001 tarihi aynı zamanda davacı alacaklının icra takip tarihidir. Bu duruma göre takip konusu alacak için davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğünden söz edilemez. Öyle ise işlemiş faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
3. Öte yandan BK. 105. maddesi hükmü gereğince faizi aşan zarar ( munzam zarar ) istenebilmesi için, öncelikle borcun kaynağı, her ne olursa olsun, borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmüş olması ön koşuldur. Borçlunun temerrüdünden önceki dönemde, alacaklının faizi aşan miktarda ( munzam zarar )ının oluştuğundan söz edilemez. Davacı, bu davada, icra takibinden, sonra gerçekleşen munzam zararına ilişkin olarak, herhangi bir istekte de bulunmamıştır.
SONUÇ : Bu durumda, davacının icra takibinden önceki döneme ilişkin munzam zarar isteklerinin bu tür isteğin ön koşulu bulunan borçlu temerrüdünün gerçekleşmemiş olması nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.