 |
T.C
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/16053
K: 2004/6546
T: 3.5.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
- CEZAİ ŞART
İçtihat Özeti: Taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmenin feshi halinde sözleşmede belirtilen tarihe kadar olan aylık ücretlerin %100 zamlı ödeneceğine ilişkin hüküm, cezai şart niteliğinde olup hakim, aşırı gördüğü cezaları indirmekle görevli bulunmaktadır. Keza davalının da tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Ceza koşulunun, sözleşenler arasındaki ilişkiye uygun düşmeyecek ölçüde yüksek tutulması ve açıkça hakseverliğe aykırı bulunması durumunda aşırılığın varlığının kabul edilmesi gerektiğinden mahkemece bu husus araştırılmalıdır.
(818 s. BK. m. 158-161)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, yapılan sözleşme gereğince davalı kooperatifin muhasebesini tuttuğunu, ancak 25.7.2001 tarihli ihtar ile sözleşmenin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiğini belirterek, 3.360.000.000 TL. ücret alacağının tahsili için başlatmış olduğu icra takibine yapılan itirazın iptalini, % 40 inkar tazminatının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, davalının takibe itirazının iptaline, % 40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
- Taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde sözleşmenin feshi halinde 31.12.2001 tarihine kadar olan aylık ücretlerin % 100 zamlı olarak
ödeneceğine ilişkin hüküm, Borçlar Kanunun 158-161. maddelerinde düzenlenen cezai şart niteliğindedir. Davalı tacir değildir.
Hakimin aşırı gördüğü cezaları indirmekle ödevli olduğu BK. md. 161/3 de apaçık belirtilmiştir. Durum böyle olmasına karşın yerel mahkemece saptanan ceza koşulunun aşırı olup olmadığı yönünden tartışma yapılmamış yukarıda sözü edilen yasa hükmü gözardı edilmiştir. Öyle ise konunun üzerinde durulmalı ve tartışma açılmalıdır. Burada kararlaştırılan ceza koşulunun aşırı olup olmadığını belirlemede başvurulması gereken ölçüt (kıstas) önem taşır. Gerçekte de, aşırılığı saptamak için hakimin gözönünde bulundurmak zorunda olduğu yönler vardır. Şöyle ki; ceza koşulunun sözleşenler arasındaki ilişkiye uygun düşmeyecek ölçüde yüksek tutulması ve açıkça hakseverliğe aykırı bulunması durumunda aşırılığın varlığı kabul edilmelidir. Böyle bir sonucun benimsenebilmesi için, alacaklının asıl edimi yerine getirmesin-deki çıkarı ile ceza koşulu olarak saptanan miktar arasındaki oranın ve borçlunun borca aykırı davranmasındaki kusur derecesinin ve de borçlunun eko-, nomik durumunun gözönünde tutulması gerekir. Öte yandan alacaklının çıkarların hesabında, borçlunun ifa etmeme yüzünden sağlıyacağı kazançlar da gözardı edilmemelidir. Alacaklının, borcun yerine getirmemesinin yol açtığı zararları kapsamı üzerinde de durulmalıdır. Aşırılığın belirlenmesinde, ceza koşulunun borcun yerine getirilmesi için borçlu üzerinde ruhsal bir baskı yaptığı da gözetilmeli, böyle bir baskının ortadan kalkmasına yol açacak biçimde indirimden kaçınılmalıdır. Mahkemece anılan yasa maddesinin uygulanması suretiyle gereğinin yerine getirilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Birinci bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 3.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.