 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E : 2002/11627
K : 2002/14063
T : 26.12.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- USULSÜZ TEBLİGAT
- TEBLİĞ YAPILACAK ŞAHSIN ADRESTE
- BULUNMAMASI
- TEBLİGAT KANUNU 2 L MADDEYE GÖRE
- TEBLİĞ USULÜ
7201 s. TebligatK/21, 23
E. Ş. Özel Öğretim hiz. Ltd. Şti. vekili avukat F. K. ile l-C. ve İ. E. vekili avukat O. Ç., 2- D. E. aralarındaki uyarlama davası hakkında Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 6.6.2002 gün ve 1089-373 sayılı hükmün davalı C. ve İ. E. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu.
Mahkeme kararının davalılardan D. E.'a Tebligat Kanunun 21. maddesi göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Tebligat Kanunun 21. maddesine göre, kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti arasından birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça, en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin 1. fıkrası uyarınca da tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden veyahut zabıta amir veya memurlarından soruşturularak vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerekir. Bu yön özellikle Tebligat Kanunu'nun 23. ve Tüzüğün 33. maddeleri hükmünde de ayrıca vurgulanmıştır.
Davalı D. E.'a kararın tebliğine dair tebligat parçası incelendiğinde; arkasına kaşe basıldığı, kaşenin boş yerlerinin doldurulduğu "Muhatap adreste bulunmadığından mahalle muhtarına tebliğ edildi. Kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldı. Komşusu Y. Y.'e haber verildi" meşruhatı verilip, tcv/ial memurunca imzalandığı ve muhtara imzalatıldığı saplanmıştır.
Görülüyor ki, tebligat işlemi kanun ve tüzük hükmüne uygun yapılmamıştır. Nitekim, yukarıda açıklandığı gibi, tüzükte belirtilen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı tebliğ mazbatasında belirtilmemiş en önemlisi de tebligat yapılacak kişinin adreste bulunmama sebebini bilmesi, muhtemel olan komşu yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tevsik etmemiş böylece bütün yönler anlamsız kalmıştır. Oysa tüzüğün 28. maddesinin 1. fıkrası hükmünün aynen yerine getirilmesi halinde, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın evine gittiği ve fakat evinde bulunmadığı tevsik edilmiş olur. Bu yolla işlem yapılmış olmadıkça, muhatabın veya muhatap namına tebliğ yapılabilecek kişilerin adreste bulunmadığı yolundaki beyan, tebliğ memurunun mücerret sözünden ibaret kalır. Böyle bir beyana dayalı olarak Tebligat Kanunun 21. maddesine göre yapılan tebligatın da geçerliliği kabul edilemez. Mahkemenin davalı D. E.'a gönderdiği tebligatta bu nedenle geçersizdir. Bu nedenle anılan davalıya Tebligat Kanunun 21. ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi uyarınca gerekli tebligat yapılmak ve 15 günlük temyiz süresi geçtikten sonra birlikte gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26.12.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.